-
دم مزن سه روز اندر گفتوگو ** کاین سکوت است آیت مقصود تو
- Üç gün konuşma. Bu susmak senin maksadına erişeceğine delâlet eder.
-
هین میاور این نشان را تو به گفت ** وین سخن را دار اندر دل نهفت
- Kendine gel, bunları dile getirme. Bu sözü gönlünde gizli tut” denmişti.
-
این نشانها گویدش همچون شکر ** این چه باشد صد نشانی دگر
- Sana da bu alâmetleri şeker gibi tatlı, tatlı söyler. Hatta bunlar nedir ki? Daha yüzlerce nişaneler var.
-
این نشان آن بود کان ملک و جاه ** که همیجویی بیابی از اله 1680
- Bu rüya; durmadan dinlenmeden biteviye Allah’tan dilediğin saltanata, istediğin makama erişeceğine alâmettir.
-
آن که میگریی به شبهای دراز ** و انکه میسوزی سحرگه در نیاز
- Olması için uzun gecelerde ağlayıp inlediğin, seher çağlarında niyaz ettiğin muradına;
-
آن که بیآن روز تو تاریک شد ** همچو دوکی گردنت باریک شد
- Eline girmedikçe günlerini karartan, boynunu iğ gibi incelten maksadına erişeceğine delâlet eder.
-
و آن چه دادی هر چه داری در زکات ** چون زکات پاک بازان رختهات
- Temiz erler nasıl varını, yoğunu verirlerse sen de onu elde etmek için varını, yoğunu verdin;
-
رختها دادی و خواب و رنگ رو ** سر فدا کردی و گشتی همچو مو
- Malını, mülkünü, uykunu feda ettin, yüzünün rengi kaçtı, hatta başından bile geçtin, bir kıl gibi kaldın;
-
چند در آتش نشستی همچو عود ** چند پیش تیغ رفتی همچو خود 1685
- Nice demdir ödağacı gibi ateşlere atıldın. Kaç kereler miğfer gibi kılıç önüne gittin!
-
زین چنین بیچارگیها صد هزار ** خوی عشاق است و ناید در شمار
- Bunlar gibi, yüz binlerce biçarelikler, âşıkların huyudur. Bunlar, sayıya gelmez ki!