-
من ز سدرهی منتهی بگذشتهام ** صد هزاران ساله ز آن سو رفتهام
- Ben Sidret-ül Müntehâ’dan da aşmış, oradan bile yüz binlerce yıl öte gitmişim.
-
تازیانه بر زدی اسبم بگشت ** گنبدی کرد و ز گردون بر گذشت
- Sen bir kamçı vurdun, atım şahlanıp sıçradı, kâinatı aştı.
-
محرم ناسوت ما لاهوت باد ** آفرین بر دست و بر بازوت باد 1790
- Nâsutumuzun mahremi Lâhut’u olsun artık. Aferin eline koluna!
-
حال من اکنون برون از گفتن است ** این چه میگویم نه احوال من است
- Şimdi benim halim, söze sığmaz. Zaten bu söylediğim de benim ahvalim değil.
-
نقش میبینی که در آیینهای است ** نقش تست آن نقش آن آیینه نیست
- Ayna da bir suret görürsün ya. Fakat o senin suretindir, aynanın değil.
-
دم که مرد نایی اندر نای کرد ** در خور نای است نه در خورد مرد
- Neyzen, ney üfler. Fakat bu nefes ve bu nefesten çıkan ses, neyin midir, neyzenin mi.. Bu ses, neyin harcı mı, neyzenin harcı mı?” dedi.
-
هان و هان گر حمد گویی گر سپاس ** همچو نافرجام آن چوپان شناس
- Kendine gel, kendine! Allah’ı övsen de bu övüşünü, çobanın lâyık olmayan övüşü gibi bil, öyle tanı.
-
حمد تو نسبت بدان گر بهتر است ** لیک آن نسبت به حق هم ابتر است 1795
- Senin övüşün, çobanın övüşüne nispetle daha iyidir. Ama Allah’a nispetle onun da değeri yok, onun da sonu gelmez.
-
چند گویی چون غطا برداشتند ** کاین نبوده ست آن که میپنداشتند
- Ne vakte dek ben Allah’a hamlederim deyip duracaksın? Perde kaldırılınca oldu sanılan nice şeylerin olmamış bulunduğu meydana çıkar.
-
این قبول ذکر تو از رحمت است ** چون نماز مستحاضه رخصت است
- Allah’ı anışımın makul olması Allah rahmetindendir. Âdeta istihaze olan kadının namaz kılması gibi bir ruhsattan ibarettir.