-
گفت خود تو جبرییل رحمتی ** یا خدایی که ولی نعمتی
- Dedi ki: “ Sen, bir rahmet Cebrailisin yahut da velinimet Allah’sın
-
ای مبارک ساعتی که دیدیام ** مرده بودم جان نو بخشیدیام
- Ne kutlu saatmiş ki beni gördün. Ölüydüm, bana yeni bir can bağışladın.
-
تو مرا جویان مثال مادران ** من گریزان از تو مانند خران
- Sen, beni analar gibi aramaktayken, ben eşekler gibi senden kaçıyordum.
-
خر گریزد از خداوند از خری ** صاحبش در پی ز نیکو گوهری
- Eşek, sahibinden eşekliği yüzünden kaçar. Hâlbuki sahibi, iyiliğinden dolayı onun peşine düşer.
-
نه از پی سود و زیان میجویدش ** لیک تا در گرگش ندرد یا ددش 1900
- Onu, bir fayda elde etmek, bir ziyandan kurtulmak için aramaz. Kurt, yahut yırtıcı bir canavar paralamasın diye arar.
-
ای خنک آن را که بیند روی تو ** یا در افتد ناگهان در کوی تو
- Ne mutlu yüzünü görene yahut ansızın senin bulunduğun yere ulaşana!
-
ای روان پاک بستوده ترا ** چند گفتم ژاژ و بیهوده ترا
- Pak ruh bile seni övmüş. Hâlbuki ben, sana ne kadar kötü ve saçma şeyler söyledim.
-
ای خداوند و شهنشاه و امیر ** من نگفتم جهل من گفت آن مگیر
- Fakat efendim, padişahlar padişahı sultanım, onları ben söylemedim, bilgisizliğim söyledi.
-
شمهای زین حال اگر دانستمی ** گفتن بیهوده کی تانستمی
- Bir parçacık olsun bu hali bilseydim, böyle abes sözler söyleyebilir miydim?
-
بس ثنایت گفتمی ای خوش خصال ** گر مرا یک رمز میگفتی ز حال 1905
- Ey iyi huylu, eğer bana bu hali kinaye ile bile olsa çıtlatsaydın seni bir hayli överdim.