-
این بلندی نیست از روی مکان ** این بلندیهاست سوی عقل و جان 1960
- Bu yücelik, mekân bakımından değildir. Bu yücelikler, akıl ve can yücelikleridir.
-
هر سبب بالاتر آمد از اثر ** سنگ و آهن فایق آمد بر شرر
- Her sebep eserinden yücedir. Çakmak, kıvılcımdan üstündür.
-
آن فلانی فوق آن سرکش نشست ** گر چه در صورت به پهلویش نشست
- Birisi, azametli birinin alt yanına otursa bile hakikatte üst tarafına oturmuş sayılır.
-
فوقی آن جاست از روی شرف ** جای دور از صدر باشد مستخف
- Çünkü orasının üstünlüğü şeref bakımındandır. Başköşeden uzak olan yer, alçaktır.
-
سنگ و آهن زین جهت که سابق است ** در عمل فوقی این دو لایق است
- Kıvılcım çıkarmak için taş ve demir gerek. Bunların varlığına lüzum olduğundan bu ikisi, kıvılcımdan üstün sayılabilirse de.
-
و آن شرر از روی مقصودی خویش ** ز آهن و سنگ است زین رو پیش و بیش 1965
- Çakmaktan maksat taş ve demirden meydana gelen kıvılcım olduğundan, kıvılcım onlardan çok ileridedir.
-
سنگ و آهن اول و پایان شرر ** لیک این هر دو تنند و جان شرر
- Taş ve demir evvel, kıvılcım sonra. Fakat bu ikisi ten, kıvılcım can.
-
آن شرر گر در زمان واپستر است ** در صفت از سنگ و آهن برتر است
- Kıvılcım, zaman itibariyle çakmaktan sonra ise de değeri bakımından ondan üstündür.
-
در زمان شاخ از ثمر سابقتر است ** در هنر از شاخ او فایقتر است
- Zaman bakımından dal, meyveden öncedir, fakat hüner bakımından daldan üstün.
-
چون که مقصود از شجر آمد ثمر ** پس ثمر اول بود و آخر شجر
- Çünkü ağaçtan maksat meyvedir; şu halde meyve evveldir, ağaç sonra gelir.