-
گرگ بر یوسف کجا عشق آورد ** جز مگر از مکر تا او را خورد
- Kurt neden Yusuf’a âşık olacak? Ancak hile ile onu sever görünür, sonra da onu parçalayıp yer.
-
چون ز گرگی وارهد محرم شود ** چون سگ کهف از بنی آدم شود
- Fakat kurt, kurtluktan kurtulursa Yusuf’a mahrem olur. Eshab-ı Kehf’in köpeğin gibi âdemoğullarından sayılır.
-
چون ابو بکر از محمد برد بو ** گفت هذا لیس وجه کاذب
- Ebubekir, Muhammet’ den bir koku alınca “Bu yüz yalancı yüzü değil” dedi.
-
چون نبد بو جهل از اصحاب درد ** دید صد شق قمر باور نکرد 2060
- Fakat Ebu cehil, dert sahiplerinden olmadığı için yüzlerce Şakkı Kamer gördü de yine inanmadı.
-
دردمندی کش ز بام افتاد طشت ** زو نهان کردیم حق پنهان نگشت
- Leğeni damdan düşen, şöhreti âleme yayılan dertliden Hakk’ı gizledik, fakat gizlenmedi gitti.
-
و انکه او جاهل بد از دردش بعید ** چند بنمودند و او آن را ندید
- Cahil olan ve Allah derdinden uzak bulunan kişiye de hakikat sırlarını nice defalar gösterdiler de o görmedi.
-
آینهی دل صاف باید تا در او ** واشناسی صورت زشت از نکو
- Gönül aynası saf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin”
-
ترک گفتن آن مرد ناصح بعد از مبالغهی پند مغرور خرس را
- Nasihatçinin, ayıya kapılan kimseyi, birçok nasihat verdikten sonra terk etmesi
-
آن مسلمان ترک ابله کرد و تفت ** زیر لب لاحولگویان باز رفت
- O Müslüman, kızarak ve içinden “Lâ havle” diyerek ahmağı bırakıp gitti.
-
گفت چون از جد و پندم وز جدال ** در دل او بیش میزاید خیال 2065
- “Benim ona ciddiyetle nasihat vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller attı, büsbütün vehimlendi.
-
پس ره پند و نصیحت بسته شد ** امر أعرض عنهم پیوسته شد
- Demek ki nasihat yolu kapandı” dedi. “Fa’rıd anhum” emrine bağlandı.