-
گر دو سه ابله ترا تهمت نهند ** حق برای تو گواهی میدهد
- İki üç ahmak seni itham etse bile Hak, sana tanıklık eder” dedi.
-
گفت از اقرار عالم فارغم ** آن که حق باشد گواه او را چه غم
- (Muhammed dedi ki:) “Âlemin ikrarından fariğim. Birisine Allah tanık olursa gayrı ona ne gam!
-
گر خفاشی را ز خورشیدی خوری است ** آن دلیل آمد که آن خورشید نیست
- Yarasa, güneşi göremez. Görüyorum dese bile gördüğü güneş değildir.
-
نفرت خفاشکان باشد دلیل ** که منم خورشید تابان جلیل 2085
- Yarasaların nefretinden de anlaşılıyor ki ben ulu Allah’ın parlak bir güneşiyim.
-
گر گلابی را جعل راغب شود ** آن دلیل ناگلابی میکند
- Bir gül suyuna bokböcekleri rağbet etseler bu, onun gül olmadığına delâlet eder.
-
گر شود قلبی خریدار محک ** در محکیاش در آید نقص و شک
- Kalp akça mihenk istese, mihengin mihenk oluşunda şüphe hâsıl olur.
-
دزد شب خواهد نه روز این را بدان ** شب نیام روزم که تابم در جهان
- Bil ki hırsız geceyi ister, gündüzü değil. Ben gece değilim, cihanda parıldayan gündüzüm.
-
فارقم فاروقم و غلبیروار ** تا که کاه از من نمییابد گذار
- Bey ayırıcıyım. Benden bir saman çöpü bile geçmesin diye kalbur gibi her şeyi eler, ayırt ederim.
-
آرد را پیدا کنم من از سبوس ** تا نمایم کاین نقوش است آن نفوس 2090
- Bunların nakışlardan, suretlerden ibaret olduğunu, onlarınsa can bulunduğunu göstermek üzere unu, kepekten ayırırım.
-
من چو میزان خدایم در جهان ** وانمایم هر سبک را از گران
- Ben, dünyada Allah terazisiyim. Hafif olan her şeyi ağırdan tefrik eder, gösteririm.