-
گاو را داند خدا گوسالهای ** خر خریداری و در خور کالهای
- Öküz, elbette bir buzağıyı Allah tanır. Eşek müşteri olup bir şey alsa, elbette ham kavun alır.
-
من نه گاوم تا که گوسالهم خرد ** من نه خارم کاشتری از من چرد
- Ben öküz değilim ki, beni buzağı satın alsın. Ben, diken değilim ki beni deve yesin!
-
او گمان دارد که با من جور کرد ** بلکه از آیینهی من روفت گرد
- O, bana cevrettim sanır, hâlbuki hakikatte âdeta aynamı siler, cilâlar.”
-
تملق کردن دیوانه جالینوس را و ترسیدن جالینوس
- Bir delinin Calinus’a yaltaklanması, Calinus’un bundan korkması
-
گفت جالینوس با اصحاب خود ** مر مرا تا آن فلان دارو دهد 2095
- Calinus, eshabına “Bana filân ilâcı verin” dedi.
-
پس بدو گفت آن یکی ای ذو فنون ** این دوا خواهند از بهر جنون
- İçlerinden birisi dedi ki: “Ey her fenni bilen üstat, bu ilâcı delilik için verirler.
-
دور از عقل تو این دیگر مگو ** گفت در من کرد یک دیوانه رو
- Delilikse, senin aklından uzak. Bu sözü bir daha söyleme!” Calinus, Bana bir deli baktı.
-
ساعتی در روی من خوش بنگرید ** چشمکم زد آستین من درید
- Bir müddet güzelce yüzümü seyretti. Bana göz kırptı; sonra yenimi yakamı yırttı.
-
گر نه جنسیت بدی در من از او ** کی رخ آوردی به من آن زشت رو
- Eğer benim, onunla bir münasebetim olmasaydı o çirkin suratlı nasıl olur da bana yüz çevirirdi?
-
گر ندیدی جنس خود کی آمدی ** کی به غیر جنس خود را بر زدی 2100
- Eğer bende kendisiyle bir cinsiyet, bir münasebet görmeseydi nasıl olur da bana gelip çatardı? Nasıl olur da kendi cinsinden olmayana musallat olurdu?
-
چون دو کس بر هم زند بیهیچ شک ** در میانشان هست قدر مشترک
- İki kişi birbiriyle uzlaştı, birbirine sataştı mı, hiç şüphe yok, aralarında bir kadr-i müşterek vardır.