-
حق مرا چون از پلیدی پاک داشت ** چون سزد بر من پلیدی را گماشت
- Tanrı, beni pislikten murdarlıktan arıttı. Başıma bir murdarı dikmesi lâyık mıdır?
-
یک رگم ز ایشان بد و آن را برید ** در من آن بد رگ کجا خواهد رسید
- Benim de bir damarım onlardandı, fakat Tanrı o damarı kesip attı. Artık o kötü damar bana nasıl hükmedebilir?
-
یک نشان آدم آن بود از ازل ** که ملایک سر نهندش از محل
- Âdem’in bir nişanı ezelde şuydu: Melekler, ona secdeye lâyık olduğu için baş indirdiler, secde ettiler.
-
یک نشان دیگر آن که آن بلیس ** ننهدش سر که منم شاه و رئیس 2120
- Başka bir nişanı da İblis’in “Şah ve ulu benim” diye baş indirmemesiydi.
-
پس اگر ابلیس هم ساجد شدی ** او نبودی آدم او غیری بدی
- Fakat İblis de Âdem’e secde etmiş olsaydı Âdem, Âdem olmazdı, başka birisi olurdu.
-
هم سجود هر ملک میزان اوست ** هم جحود آن عدو برهان اوست
- Her meleğin ona secde etmesi, Âdem’in Âdemliğine delil olduğu gibi o düşmanın, İblis’in inadı da bir delildir.
-
هم گواه اوست اقرار ملک ** هم گواه اوست کفران سگک
- Meleğin ikrarı, ona bir şahit olduğu gibi o köpeğin inkârı da bir şahittir”
-
تتمه اعتماد آن مغرور بر تملق خرس
- O aldanmış kişinin, ayının vefasına güvenmesi
-
شخص خفت و خرس میراندش مگس ** وز ستیز آمد مگس زو باز پس
- Adam uyudu, ayı sinek kovalamaktaydı. Sinek, kovulunca kalktı, fakat inadına gene kalktığı yere gelip kondu.
-
چند بارش راند از روی جوان ** آن مگس زو باز میآمد دوان 2125
- Ayı, o gencin yüzünden kaç kere sineği kovdu. Fakat sinek gene derhal kalktığı yere gelip konmaktaydı.
-
خشمگین شد با مگس خرس و برفت ** بر گرفت از کوه سنگی سخت زفت
- Ayı, sineğe kızıp, gitti dağdan kocaman bir taş yakalayıp getirdi.