-
چون که بیسوگند گفتش بد دروغ ** تو میفت از مکر و سوگندش به دوغ
- Mademki yeminsiz sözü yalan. Hilesine yeminine de inanma.
-
نفس او میر است و عقل او اسیر ** صد هزاران مصحفش خود خوردهگیر
- Onun nefsi beydir, aklı esir.. farz et ki yüz binlerce defa Mushaf’a yemin etmiş olsun!
-
چون که بیسوگند پیمان بشکند ** گر خورد سوگند هم آن بشکند 2135
- Mademki yeminsiz ahdi bozuyor, yemin etse onu da bozar.
-
ز آن که نفس آشفتهتر گردد از آن ** که کنی بندش به سوگند گران
- Çünkü nefsi, ağır yeminle bağlanan nefis, bundan daha ziyade daralır, perişan olur.
-
چون اسیری بند بر حاکم نهد ** حاکم آن را بر درد بیرون جهد
- Bu, bir esirin hâkimi bağlanmasına benzer. Hâkim o bağı koparır, o bağdan kurtulur.
-
بر سرش کوبد ز خشم آن بند را ** میزند بر روی او سوگند را
- Kızgınlıkla o bağı, kölesinin kafasına fırlatıp atar. Nefis de o yemini, kendisine esir olan adamın suratına vurur.
-
تو ز اوفوا بالعقودش دست شو ** احفظوا أیمانکم با او مگو
- Sen onun “Ahitlerinize vefa edin” hükmünden el yıka. “ Yeminlerinizi koruyun, ahitlerinizde durun” hükmünü ona söyleme.
-
و آن که حق را ساخت در پیمان سند ** تن کند چون تار و گرد او تند 2140
- Kiminle ahdettiğini bilen tenini iplik haline kor, o ahdin etrafında dolanır, o ahdi örer durur.
-
رفتن مصطفی علیه السلام به عیادت صحابی و بیان فایده عیادت
- Mustafa Aleyhisselâm’ın bir hasta sahabenin hatırını sormaya gitmesi, hasta halini, hatırını sormasının faydası
-
از صحابه خواجهای بیمار شد ** و اندر آن بیماریش چون تار شد
- Sahabeden biri hastalandı, o hastalık yüzünden zayıfladı, iplik gibi inceldi.
-
مصطفی آمد عیادت سوی او ** چون همه لطف و کرم بد خوی او
- Mustafa halini, hatırını sormaya geldi. Çünkü Peygamber’in huyu tamamıyla lütuf ve keremden ibaretti.