-
ز آن که انبوهی و جمع کاروان ** ره زنان را بشکند پشت و سنان
- Hatta o adam, düşman bile olsa yine ihsan iyidir. Çünkü ihsan yüzünden düşman bile adama dost olur.
-
چون دو چشم دل نداری ای عنود ** که نمیدانی تو هیزم را ز عود
- Dost olmasa bile hiç olmazsa kini azalır. Çünkü ihsanda bulunmak, kine âdeta merhemdir.
-
چون که گنجی هست در عالم مرنج ** هیچ ویران را مدان خالی ز گنج
- Bundan başka daha nice faydaları var ama ey iyi adam, sözü uzatmadan korkuyorum.
-
قصد هر درویش میکن از گزاف ** چون نشان یابی بجد میکن طواف
- Sözün hülâsası şu: Topluluğa dost ol. Hatta bir dost bulamazsan put yapan Amad gibi taştan bir dost yont, onu sev!
-
چون تو را آن چشم باطن بین نبود ** گنج میپندار اندر هر وجود 2155
- Zira kalabalık ve kervan halkının çokluğu yol vurucuların belini kırar, onları kahreder.
-
وحی کردن حق تعالی به موسی علیه السلام که چرا به عیادت من نیامدی
- Ulu Tanrı’nın Musa Aleyhisselâm’a “Niçin hastalığımda benim halimi, hatırımı sormağa gelmedin?” diye vahyetmesi
-
آمد از حق سوی موسی این عتاب ** کای طلوع ماه دیده تو ز جیب
- Tanrı’dan Musa’ya şu hitap geldi: “Ey koltuğundan ayın doğduğunu gören!
-
مشرقت کردم ز نور ایزدی ** من حقم رنجور گشتم نامدی
- Seni Tanrılık nurunun doğusu haline getirdiğim halde ben ki Tanrı’yım, hastalandım da niçin halimi hatırımı sormaya gelmedin?”
-
گفت سبحانا تو پاکی از زیان ** این چه رمز است این بکن یا رب بیان
- Musa, “Tanrı” sen kusurdan münezzehsin. Bu ne remizdir, Yarabbi, bunu bildir” dedi.
-
باز فرمودش که در رنجوریم ** چون نپرسیدی تو از روی کرم
- Bunun üzerine Tanrı, yine “ Hastalığımda kerem edip niçin halimi sormadın?” buyurdu.
-
گفت یا رب نیست نقصانی تو را ** عقل گم شد این سخن را بر گشا 2160
- Musa, “Yarabbi, senin bir noksanın olamaz. Aklım şaştı, bu sözün hakikatini anlat” dedi.