English    Türkçe    فارسی   

2
2195-2204

  • خویشتن را بر علی و بر نبی ** بسته است اندر زمانه بس غبی‏ 2195
  • Zamanede nice ahmaklar, Ali’ye Peygambere nispet iddia ederler.”
  • هر که باشد از زنا و زانیان ** این برد ظن در حق ربانیان‏
  • Zinadan ve zina edicilerden olan herkes, Tanrı mensupları için işte bu zanda bulunur.
  • هر که بر گردد سرش از چرخها ** همچو خود گردنده بیند خانه را
  • Dönen ve bu yüzden başı dönmüş olan kişi elbette evi de kendisi gibi döner görür.
  • آن چه گفت آن باغبان بو الفضول ** حال او بد، دور از اولاد رسول‏
  • O edepsiz bahçıvanın söylediği sözler, kendi haliydi. Evlâdı Resulden o işler, uzaktır.
  • گر نبودی او نتیجه مرتدان ** کی چنین گفتی برای خاندان‏
  • O bahçıvan mürtetlerin dölü olmasaydı Peygamber hanedanı hakkında böyle söyler miydi?
  • خواند افسونها شنید آن را فقیه ** در پیش رفت آن ستمکار سفیه‏ 2200
  • Afsunlar okudu, fakîh de bunları dinledi. Bunun üzerine o sitemkâr fakîh şerifin ardından gidip,
  • گفت ای خر اندر این باغت که خواند ** دزدی از پیغمبرت میراث ماند
  • “Ey eşek, bu bağa seni kim davet etti? Hırsızlık sana Peygamberden mi miras kaldı?
  • شیر را بچه همی‏ماند بدو ** تو به پیغمبر به چه مانی بگو
  • Aslan yavrusu, aslana benzer, sen söyle bakayım, Peygambere ne yüzden benziyorsun?” dedi.
  • با شریف آن کرد مرد ملتجی ** که کند با آل یاسین خارجی‏
  • O zalim herif, şerife, Haricî Âl-i Yâsîn’e ne yaparsa onu yaptı.
  • تا چه کین دارند دایم دیو و غول ** چون یزید و شمر با آل رسول‏
  • Hatta şeytan ve gul, Âl-i Resul’e Yezid ve Şimir gibi nasıl kin tutarlarsa o da öyle kin tuttu, öcünü aldı.