English    Türkçe    فارسی   

2
2217-2226

  • گر سفر داری بدین نیت برو ** ور حضر باشد از این غافل مشو
  • Sefere çıkarsan bu niyetle çık, oturuyorsan yine bundan gafil olma!
  • گفتن شیخی بایزید را که کعبه منم گرد من طوافی می‏کن‏
  • Bir şeyhin Ebu Yezid’e “Kâbe benim, benim etrafımda tavaf et” demesi
  • سوی مکه شیخ امت بایزید ** از برای حج و عمره می‏دوید
  • Ümmet Şeyhi Bayezid, hac ve umre için yola düşmüş, Mekke’ye doğru koşa, koşa gidiyordu.
  • او به هر شهری که رفتی از نخست ** مر عزیزان را بکردی باز جست‏
  • Hangi şehre varıyorsa önce o şehirdeki azizleri arıyor,
  • گرد می‏گشتی که اندر شهر کیست ** کاو بر ارکان بصیرت متکی‏است‏ 2220
  • Bu şehirde basiret sahibi, gönül gözü açık kim var diye dolaşıp araştırıyordu.
  • گفت حق اندر سفر هر جا روی ** باید اول طالب مردی شوی‏
  • Tanrı, “Sefer esnasında nereye varırsan önce bir er araman gerek” dedi.
  • قصد گنجی کن که این سود و زیان ** در تبع آید تو آن را فرع دان‏
  • Hazine elde etmeye çalış, çünkü kâr, zarar, işin ardından gelir, sen bunları feri bil.
  • هر که کارد قصد گندم باشدش ** کاه خود اندر تبع می‏آیدش‏
  • Biri buğday elde etmek için ekin ekerse sonunda saman da elde eder.
  • که بکاری بر نیاید گندمی ** مردمی جو مردمی جو مردمی‏
  • Fakat saman ekersen buğday elde edemezsin ki. İnsanların gözbebeği olan insanı ara, insanların gözbebeği olan insanı, insanların gözbebeğini!
  • قصد کعبه کن چو وقت حج بود ** چون که رفتی مکه هم دیده شود 2225
  • Hac zamanı gelince Kâbe’yi ziyaret etmeye niyetlen. Oraya vardın mı Mekke’yi de görürsün.
  • قصد در معراج دید دوست بود ** در تبع عرش و ملایک هم نمود
  • Miraçtan maksat dostu görmekti. Bu arada Arş da görüldü, melekler de.
  • حکایت‏
  • Hikâye