-
عمر اگر صد سال خود مهلت دهد ** اوت هر روزی بهانهی نو نهد 2280
- Ömrün, sana yüzlerce yıl mühlet verse nefis, her gün yeni bir bahane bulur, sana mâni olur;
-
گرم گوید وعدههای سرد را ** جادویی مردی ببندد مرد را
- Soğuk vaatleri sıcak bir surette söyler. O öyle bir sihirbazdır ki insanı kıskıvrak bağlar.
-
ای ضیاء الحق حسام الدین بیا ** که نروید بیتو از شوره گیا
- Ey hak ziyası Hüsamettin, gel. Bu çoraklıkta sensiz ot bitmiyor.
-
از فلک آویخته شد پردهای ** از پی نفرین دل آزردهای
- Bir velinin gönlünün kırılması yüzünden nefse uyanların önüne bir perde çekilmiştir.
-
این قضا را هم قضا داند علاج ** عقل خلقان در قضا گیج است گیج
- Bu kazaya yapılacak ilâcı yine kaza bilir. Halkın aklı kazaya pek şaşkındır.
-
اژدها گشته ست آن مار سیاه ** آن که کرمی بود افتاده به راه 2285
- Yola düşmüş bir kurt gibi olan o karayılan, ejderha kesilmiştir.
-
اژدها و مار اندر دست تو ** شد عصا ای جان موسی مست تو
- Fakat ejderha da, yılan da senin elinde asâ kesilir, ey Musa’nın canını bile sarhoş eden, ey Musa’yı bile kendisinden geçiren!
-
حکم خذها لا تخف دادت خدا ** تا به دستت اژدها گردد عصا
- Tanrı, sana “ Onu al, korkma, ejderha elinde asâ haline gelecek” hükmünü vermiştir.
-
هین ید بیضا نما ای پادشاه ** صبح نو بگشا ز شبهای سیاه
- Ey padişah, haydi, Yedi Beyzâyı göster. Kara gecelerden yepyeni bir sabah meydana getir.
-
دوزخی افروخت در وی دم فسون ** ای دم تو از دم دریا فزون
- Bir cehennem yandı, alevlendi. Ona üfür ey nefesi, denizin nefesinden üstün ve artık olan!