-
دوزخی افروخت در وی دم فسون ** ای دم تو از دم دریا فزون
- Bir cehennem yandı, alevlendi. Ona üfür ey nefesi, denizin nefesinden üstün ve artık olan!
-
بحر مکار است بنموده کفی ** دوزخ است از مکر بنموده تفی 2290
- Deniz, hilebazdır, sana bir köpük gösterir; cehennemdir, sana bir hararet izhar eder.
-
ز آن نماید مختصر در چشم تو ** تا زبون بینیش جنبد خشم تو
- Onun için de gözüne ehemmiyetsiz görünür, bu suretle onu zebun görürsün, hışmın tepreşir.
-
همچنان که لشکر انبوه بود ** مر پیمبر را به چشم اندک نمود
- Nitekim kalabalık askerde Peygamberin gözüne pek az göründü.
-
تا بر ایشان زد پیمبر بیخطر ** ور فزون دیدی از آن کردی حذر
- De Peygamber, tehlike görmeksizin onlara hücum etti. Eğer fazla görseydi çekinirdi.
-
آن عنایت بود و اهل آن بدی ** احمدا ور نه تو بد دل میشدی
- Ey Ahmet o bir inayetti ve sen onun ehliydin. Yoksa gönlün kötüleşir bozulurdu.
-
کم نمود او را و اصحاب و را ** آن جهاد ظاهر وباطن خدا 2295
- Tanrı, o zâhiri ve bâtınî savaşı ona da ehemmiyetsiz gösterdi, eshabına da.
-
تا میسر کرد یسری را بر او ** تا ز عسری او بگردانید رو
- Bu suretle de kolay şeyi ona kolaylaştırdı, güçten de artık yüz çevirmez oldu.
-
کم نمودن مر و را پیروز بود ** که حقش یار و طریق آموز بود
- Düşmanı ona ehemmiyetsiz göstermek kutlu bir şeydi. Çünkü ona dost olan, yol yordamı öğreten Tanrı’ydı.
-
آن که حق پشتش نباشد از ظفر ** وای اگر گربش نماید شیر نر
- Fakat zafer için yardımcısı Tanrı olmayan kişiye gelince: Ona tavşan bile erkek aslan görünür!