English    Türkçe    فارسی   

2
2338-2347

  • آن یکی می‏گفت خواهم عاقلی ** مشورت آرم بدو در مشکلی‏
  • Birisi” Bir akıllı arıyorum, onunla meşverette bulunacağım, bir müşkülüm var, ona söyleyeceğim” dedi.
  • آن یکی گفتش که اندر شهر ما ** نیست عاقل جز که آن مجنون‏نما
  • Bu sözü duyan da “Şehrimizde kendisini deliliğe vuran birisi var, ondan başka akıllı yok.
  • بر نیی گشته سواره نک فلان ** می‏دواند در میان کودکان‏ 2340
  • İşte bir sopaya binmiş, çocuklarla beraber koşup duruyor.
  • صاحب رای است و آتش پاره‏ای ** آسمان قدر است و اختر باره‏ای‏
  • Rey ve tedbir sahibi, ateş parçası gibi bir adamdır. Kadri gök gibi yüce, yıldızlar yağdırıcı bir zattır.
  • فر او کروبیان را جان شده ست ** او در این دیوانگی پنهان شده ست‏
  • Kudreti, parlaklığı, Kerrûbilere can olmuştur. O, kendisini bu divanelikte gizlemiştir.” dedi.
  • لیک هر دیوانه را جان نشمری ** سر منه گوساله را چون سامری‏
  • Fakat her divaneyi kendine can sayma.. Sâmiri gibi buzağıya secde etme.
  • چون ولیی آشکارا با تو گفت ** صد هزاران غیب و اسرار نهفت‏
  • Bir veli sana gayb’a ait yüz binlerce şeyi, yüz binlerce sırrı apaçık söylese bile,
  • مر ترا آن فهم و آن دانش نبود ** واندانستی تو سرگین را ز عود 2345
  • Sen de o anlayış, o bilgi olmadıkça yine fışkıyı ödağacından ayırt edemezsin.
  • از جنون خود را ولی چون پرده ساخت ** مر و را ای کور کی خواهی شناخت‏
  • Veli, kendisine deliliği perde etti mi, ey kör, sen onu nasıl tanıyabilirsin?
  • گر ترا باز است آن دیده‏ی یقین ** زیر هر سنگی یکی سرهنگ بین‏
  • Eğer yakîn gözün açıksa bak da her taşın altında bir erin gizli olduğunu gör!