-
بر نیی گشته سواره نک فلان ** میدواند در میان کودکان 2340
- İşte bir sopaya binmiş, çocuklarla beraber koşup duruyor.
-
صاحب رای است و آتش پارهای ** آسمان قدر است و اختر بارهای
- Rey ve tedbir sahibi, ateş parçası gibi bir adamdır. Kadri gök gibi yüce, yıldızlar yağdırıcı bir zattır.
-
فر او کروبیان را جان شده ست ** او در این دیوانگی پنهان شده ست
- Kudreti, parlaklığı, Kerrûbilere can olmuştur. O, kendisini bu divanelikte gizlemiştir.” dedi.
-
لیک هر دیوانه را جان نشمری ** سر منه گوساله را چون سامری
- Fakat her divaneyi kendine can sayma.. Sâmiri gibi buzağıya secde etme.
-
چون ولیی آشکارا با تو گفت ** صد هزاران غیب و اسرار نهفت
- Bir veli sana gayb’a ait yüz binlerce şeyi, yüz binlerce sırrı apaçık söylese bile,
-
مر ترا آن فهم و آن دانش نبود ** واندانستی تو سرگین را ز عود 2345
- Sen de o anlayış, o bilgi olmadıkça yine fışkıyı ödağacından ayırt edemezsin.
-
از جنون خود را ولی چون پرده ساخت ** مر و را ای کور کی خواهی شناخت
- Veli, kendisine deliliği perde etti mi, ey kör, sen onu nasıl tanıyabilirsin?
-
گر ترا باز است آن دیدهی یقین ** زیر هر سنگی یکی سرهنگ بین
- Eğer yakîn gözün açıksa bak da her taşın altında bir erin gizli olduğunu gör!
-
پیش آن چشمی که باز و رهبر است ** هر گلیمی را کلیمی در بر است
- Yol gösterici ortada, göz önünde; her Kelîm’in bir kilime bürünmüş olduğu meydandadır.
-
مر ولی را هم ولی شهره کند ** هر که را او خواست با بهره کند
- Veliyi meşhur eden yine velidir. Veli, kime dilerse nasip verir.