-
خسته از ره جملهی شب بیعلف ** گاه در جان کندن و گه در تلف
- Yol yürümekten ölmüş, bütün gece yemsiz, gâh can çekişmekte, gâh ölüm haline gelmekteydi.
-
خر همه شب ذکر میکرد ای اله ** جو رها کردم کم از یک مشت کاه
- Bütün gece “Yarabbi, arpadan vazgeçtim, bir avuçcağızdan da az saman olsa” diye sayıklıyordu.
-
با زبان حال میگفت ای شیوخ ** رحمتی که سوختم زین خام شوخ
- Hâl diliyle “Ey şeyhler, bir merhamet edin, bu ham ve edepsiz hizmetçinin elinden yandım” diyordu.
-
آن چه آن خر دید از رنج و عذاب ** مرغ خاکی بیند اندر سیل آب
- O eşeğin çektiği eziyeti duyduğu azabı ancak karada uçan kuş, sele kapılırsa çeker duyar!
-
بس به پهلو گشت آن شب تا سحر ** آن خر بیچاره از جوع البقر 240
- Nihayet biçare eşek, açlık illetinden o gece seher çağına kadar yan üstü yattı.
-
روز شد خادم بیامد بامداد ** زود پالان جست بر پشتش نهاد
- Gündüz olunca, hizmetçi gelip hemen semerini düzeltti, sırtına vurdu.
-
خر فروشانه دو سه زخمش بزد ** کرد با خر آن چه ز آن سگ میسزد
- Eşekçiler gibi birkaç sopa indirdi. O köpek hizmetçiden ne umulursa eşeğe onu yaptı.
-
خر جهنده گشت از تیزی نیش ** کو زبان تا خر بگوید حال خویش
- Eşek dayağın, şiddetinden sıçradı, kalktı. Dili yok ki halini söylesin!
-
گمان بردن کاروانیان که بهمیهای صوفی رنجور است
- Kervan halkının Sofinin eşeğini hasta sanmaları
-
چون که صوفی بر نشست و شد روان ** رو در افتادن گرفت او هر زمان
- Sofi, merkebe binip yola düzülünce merkep, her an yüzüstü düşmeye başladı.
-
هر زمانش خلق بر میداشتند ** جمله رنجورش همیپنداشتند 245
- Halk, merkep düştükçe onu kaldırmaya koyuldu. Herkes onu hasta sanıyordu.