-
او مجال راز دل گفتن ندید ** زو برون شو کرد و در لاغش کشید
- Adam gönlündeki sırrı söylemeye imkân bulamadı. Ondan vazgeçip veliyi alaya aldı.
-
گفت میخواهم در این کوچه زنی ** کیست لایق از برای چون منی
- Dedi ki: “Bu sokakta oturan kadınlardan birini almak istiyorum. Benim gibi bir adama acaba hangisi lâyık?”
-
گفت سه گونه زناند اندر جهان ** آن دو رنج و این یکی گنج روان 2405
- Veli, “Dünyada üç türlü kadın vardır. İkisi zahmet ve mihnetten ibarettir, biri daimi bir hazinedir.
-
آن یکی را چون بخواهی کل تراست ** و آن دگر نیمی ترا نیمی جداست
- Onu alırsan tamamıyla senin olur. İkincisinin yarısı senin olur, yarısı senden ayrı kalır.
-
و آن سوم هیچ او ترا نبود بدان ** این شنودی دور شو رفتم روان
- Üçüncü ise hiç sana mal olmaz. Bunu duydun ya. Hadi şimdi yürü, ben gidiyorum.
-
تا ترا اسبم نپراند لگد ** که بیفتی بر نخیزی تا ابد
- Sen de durma atım seni tepelemesin. Yoksa bir düştün mü, bir daha kalkamazsın!” dedi.
-
شیخ راند اندر میان کودکان ** بانگ زد بار دگر او را جوان
- Şeyh, sopasını sürüp çocukların arasına katıldı. O genç adam ona tekrar bağırdı.
-
که بیا آخر بگو تفسیر این ** این زنان سه نوع گفتی بر گزین 2410
- “Gel de hiç olmazsa şunu etraflıca anlat. Bu söylediğin üç çeşit kadın kimlerdir? Onu bir söyle!”
-
راند سوی او و گفتش بکر خاص ** کل ترا باشد ز غم یابی خلاص
- Şeyh, yine onun yanına at sürüp dedi ki: “Bakir, tamamıyla sana mal olur, gamdan kurtulursun.
-
و انکه نیمی آن تو بیوه بود ** و انکه هیچست آن عیال با ولد
- Yarısı senin olan da duldur. Fakat hiçbir suretle sana mal olmayan, evlâdı olan kadındır.