-
عهد ما کاه و به هر بادی زبون ** عهد تو کوه و ز صد که هم فزون
- Bizim ahdimiz saman çöpüne benzer, her çeşit rüzgâra karşı zebundur. Senin ahdinse dağ gibi, hatta yüzlerce dağdan da kuvvetli.
-
حق آن قوت که بر تلوین ما ** رحمتی کن ای امیر لونها
- O kuvvet hakkı için ey renklere sahip olan, bizim renkten renge girişimize bir acı!
-
خویش را دیدیم و رسوایی خویش ** امتحان ما مکن ای شاه بیش
- Kendimizi de gördük, rüsvay oluşumuzu da. Padişahım, bizi fazla imtihana çekme.
-
تا فضیحتهای دیگر را نهان ** کرده باشی ای کریم مستعان
- De ey kerem sahibi ve yardımı istenen Tanrı, öbür ayıplarımızı, öbür kötülüklerimizi gizli bırak.
-
بیحدی تو در جمال و در کمال ** در کژی ما بیحدیم و در ضلال 2500
- Sen cemalde, kemalde sonsuzun; biz eğrilikte sapıklıkta sonsuz!
-
بیحدی خویش بگمار ای کریم ** بر کژی بیحد مشتی لئیم
- Şu bir avuç aşağılık kişililerin kötülükteki sonsuzluğunu sonsuz lütfunla, cemal ve kemalinle ört.
-
هین که از تقطیع ما یک تار ماند ** مصر بودیم و یکی دیوار ماند
- Aman elbisemizden zaten bir tek iplik kaldı. Bir şehirdik, tek bir duvarımız yerinde.
-
البقیه البقیه ای خدیو ** تا نگردد شاد کلی جان دیو
- Ey sahibimiz, şu kalanı koru, şu kalanı koru da Şeytan, tamamıyla sevinmesin.
-
بهر ما نه بهر آن لطف نخست ** که تو کردی گمرهان را باز جست
- Bizim hatırımız için değil, suçluları yine arayıp kayırdığın o kadim lütfun hakkı için Yarabbi.
-
چون نمودی قدرتت بنمای رحم ** ای نهاده رحمها در لحم و شحم 2505
- Mademki kudretini gösterdin, merhametini de göster, ey et ve yağ parçalarına merhametler ihsan eden Tanrı.