-
بلبلان ذکر و تسبیح اندر او ** خوش سرایان در چمن بر طرف جو
- Oradaki zikir ve tespih bülbülleri, yeşillikte, ırmak kıyısında güzel bir tarzda ötüşmeye koyuldular.
-
داعی حق را اجابت کردهاید ** در جحیم نفس آب آوردهاید
- Tanrı’ya, çağırana icabet ettiniz, nefis cehennemine su serptiniz.
-
دوزخ ما نیز در حق شما ** سبزه گشت و گلشن و برگ و نوا
- Bizim cehennemimiz de size yeşillik, gül bahçesi, ağaçlık haline geldi.”
-
چیست احسان را مکافات ای پسر ** لطف و احسان و ثواب معتبر
- Oğul, ihsanın karşılığı nedir? Lütuf, ihsan ve en değerli sevap.
-
نی شما گفتید ما قربانیایم ** پیش اوصاف بقا ما فانیایم 2570
- Siz, biz kurbanız, varlık, iyilik vasıflarına karşı fâniyiz:
-
ما اگر قلاش و گر دیوانهایم ** مست آن ساقی و آن پیمانهایم
- Kalleşsek de, divaneysek de o sâkinin, o kadehin sarhoşlarıyız;
-
بر خط و فرمان او سر مینهیم ** جان شیرین را گروگان میدهیم
- Onun hükmüne, onun fermanına baş koymakta, tatlı canımızı ona peşkeş sunmaktayız.
-
تا خیال دوست در اسرار ماست ** چاکری و جان سپاری کار ماست
- Sevgilinin hayali, gönüllerimizde oldukça; işimiz, kulluk ve can vermedir, demediniz mi?
-
هر کجا شمع بلا افروختند ** صد هزاران جان عاشق سوختند
- Nerede bir belâ çırağı uyandırdılarsa orada yüz binlerce âşığın canını yaktılar.
-
عاشقانی کز درون خانهاند ** شمع روی یار را پروانهاند 2575
- Evin içinde ki âşıklar, sevgilinin cemali çırağına pervanedirler.