English    Türkçe    فارسی   

2
2597-2606

  • همچو آن طفلی که بر طفلی تند ** شکل صحبت کن مساسی می‏کند
  • Hani bir çocuk, öbür çocuğun üstüne yürür, onunla konuşuyor birleşiyor gibi hareketlerde bulunur ya..
  • کودکان سازند در بازی دکان ** سود نبود جز که تعبیر زبان‏
  • Çocuklar, dükkâncılık oynarlar ya fakat zaman geçirmeden başka, ellerine bir şey girmez.
  • شب شود در خانه آید گرسنه ** کودکان رفته بمانده یک تنه‏
  • Gece gelip çatar, çocuk evine aç döner, Öbür çocuklar giderler, tek başına kalakalır.
  • این جهان بازی‏گه است و مرگ شب ** باز گردی کیسه خالی پر تعب‏ 2600
  • Bu âlem oyun yeridir, ölüm de gece. Geri döner gidersin, fakat kese bomboş, sen de yorgun argın!
  • کسب دین عشق است و جذب اندرون ** قابلیت نور حق دان ای حرون‏
  • Be serkeş herif, din kazancı; aşktır, gönül cezbesidir, Hak nuruna kabiliyettir.
  • کسب فانی خواهدت این نفس خس ** چند کسب خس کنی بگذار بس‏
  • Bu aşağılık nefis, senden fâni kazanç ister. Fakat niceye bir aşağılık şeyleri kazanıp duracaksın, bırak artık, yeter.
  • نفس خس گر جویدت کسب شریف ** حیله و مکری بود آن را ردیف‏
  • Aşağılık nefis eğer senden yüce bir kazanç dilese bile bu dilekte hile ve düzen vardır.
  • بیدار کردن ابلیس معاویه را که خیز وقت نماز است‏
  • İblis’in Muaviye’yi “Kalk, namaz vakti geldi” diye uyandırması
  • در خبر آمد که آن معاویه ** خفته بد در قصر در یک زاویه‏
  • Rivayet ederler: O Muaviye köşkünde bir bucakta uyumuştu.
  • قصر را از اندرون در بسته بود ** کز زیارتهای مردم خسته بود 2605
  • Köşkün kapısı içerden kilitliydi, çünkü Muaviye halkın gelip gitmesinden yorulmuştu.
  • ناگهان مردی و را بیدار کرد ** چشم چون بگشاد پنهان گشت مرد
  • Ansızın birisi onu uyandırdı. Muaviye gözünü açınca adam gözden sır oldu.