-
گفت امیر او را که اینها راست است ** لیک بخش تو ازینها کاست است
- Emîr ona dedi ki: “Bunlar doğru. Fakat bunlardan senin payın eksik.
-
صد هزاران را چو من تو ره زدی ** حفره کردی در خزینه آمدی
- Sen, benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu urdum delik deldin, hazineye girdin!
-
آتشی از تو نسوزم چاره نیست ** کیست کز دست تو جامهش پاره نیست
- Hem ateş ve neft olasın, hem yakmayasın, buna imkân var mı? Kimdir ki senin elinden elbisesi yırtılmamış olsun!
-
طبعت ای آتش چو سوزانیدنی است ** تا نسوزانی تو چیزی چاره نیست 2655
- Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil.
-
لعنت این باشد که سوزانت کند ** اوستاد جمله دزدانت کند
- Tanrı seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lânet budur.
-
با خدا گفتی شنیدی رو برو ** من چه باشم پیش مکرت ای عدو
- Tanrı ile yüz yüze konuştum. Ey düşman, senin hilene karşı ben kim oluyorum?
-
معرفتهای تو چون بانگ صفیر ** بانگ مرغانی است لیکن مرغ گیر
- Senin marifetlerin, ıslık sesi gibidir, kuşların seslerine benzer, fakat kuş avlar.
-
صد هزاران مرغ را آن ره زده ست ** مرغ غره کاشنایی آمده ست
- O, yüz binlerce kuşun yolunu urmuştur. Kuş, aşina bir kuş geldi sanıp aldanmıştır.
-
در هوا چون بشنود بانگ صفیر ** از هوا آید شود اینجا اسیر 2660
- Havada uçarken ıslık sesini duyunca havadan iner, burada esir olur.
-
قوم نوح از مکر تو در نوحهاند ** دل کباب و سینه شرحه شرحهاند
- Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.