English    Türkçe    فارسی   

2
2681-2690

  • تو گیاه و استخوان را عرضه کن ** قوت نفس و قوت جان را عرضه کن‏
  • Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et.
  • گر غذای نفس جوید ابتر است ** ور غذای روح خواهد سرور است‏
  • Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir.
  • گر کند او خدمت تن هست خر ** ور رود در بحر جان یابد گهر
  • Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur.
  • گر چه این دو مختلف خیر و شراند ** لیک این هر دو به یک کار اندراند
  • Gerçi bu ikisi birbirine aykırı, hayır ve şerdir ama ikisi de bir iş başındadır.
  • انبیا طاعات عرضه می‏کنند ** دشمنان شهوات عرضه می‏کنند 2685
  • Peygamberler, ibadetlerini arz ederler, düşmanlar şehvetlerini.
  • نیک را چون بد کنم یزدان نی‏ام ** داعیم من خالق ایشان نی‏ام‏
  • Ben iyiyi nasıl kötüleştirebilirim? Tanrı değilim ya! Ben bir davetçiyim, onları yaratan değil!
  • خوب را من زشت سازم رب نه‏ام ** زشت را و خوب را آیینه‏ام‏
  • Güzeli çirkin yapabilir miyim? Rab değilim ki. Güzele çirkine bir aynayım.
  • سوخت هندو آینه از درد را ** کاین سیه رو می‏نماید مرد را
  • Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.
  • او مرا غماز کرد و راست گو ** تا بگویم زشت کو و خوب کو
  • O beni gammaz yaptı, çirkin kimdir, güzel kim? Söyleyeyim diye o, beni doğru sözlü etti.
  • من گواهم بر گوا زندان کجاست ** اهل زندان نیستم ایزد گواست‏ 2690
  • Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir.