-
من گواهم بر گوا زندان کجاست ** اهل زندان نیستم ایزد گواست 2690
- Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir.
-
هر کجا بینم نهال میوهدار ** تربیتها میکنم من دایهوار
- Ben de nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm.
-
هر کجا بینم درخت تلخ و خشک ** میبرم تا وارهد از پشک مشک
- Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim.
-
خشک گوید باغبان را کای فتی ** مر مرا چه میبری سر بیخطا
- Kuru ağaç, bahçıvana “Yiğit, suçsuz, günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.
-
باغبان گوید خمش ای زشت خو ** بس نباشد خشکی تو جرم تو
- Bahçıvan der ki: “Sus, kötü huylu. Kuruluğun suç olarak yetmez mi?”
-
خشک گوید راستم من کژ نیام ** تو چرا بیجرم میبری پیم 2695
- Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der.
-
باغبان گوید اگر مسعودیای ** کاشکی کژ بودیای تر بودیای
- Bahçıvan der ki: “Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın!
-
جاذب آب حیاتی گشتهای ** اندر آب زندگی آغشتیای
- Öyle olsaydın Âbıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun.
-
تخم تو بد بوده است و اصل تو ** با درخت خوش نبوده وصل تو
- Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş, güzel bir ağaca ulaşamamışsın.
-
شاخ تلخ ار با خوشی وصلت کند ** آن خوشی اندر نهادش بر زند
- Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”
-
عنف کردن معاویه با ابلیس
- Muaviye’nin Şeytan’a kızıp sert muamelede bulunması