-
نیست از ابلیس از تست ای غوی ** که چو روبه سوی دنبه میدوی
- Bu, ey azgın, İblis’ten değil, sendendir. Tilki gibi kuyruk peşinde koşup durmaktasın.
-
چون که در سبزه ببینی دنبه را ** دام باشد این ندانی تو چرا
- Yeşillikte bir kuyruk gördün mü o tuzaktır, bunu niye bilmiyorsun?
-
ز آن ندانی کت ز دانش دور کرد ** میل دنبه چشم و عقلت کور کرد
- Bilmiyorsun, çünkü kuyruğa meylin seni bilgiden uzaklaştırdı, gözünü, aklını kör etti.
-
حبک الأشیاء یعمیک یصم ** نفسک السودا جنت لا تختصم
- Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder; düşmanlığa kalkışma, bu cinayeti, kara nefsin işledi.
-
تو گنه بر من منه کژ مژ مبین ** من ز بد بیزارم و از حرص و کین 2725
- Bana suç bulma, aykırı görme. Ben, kötülükten de bizarım, hırstan da, kinden de!
-
من بدی کردم پشیمانم هنوز ** انتظارم تا شبم آید به روز
- Bir kere kötülük ettim, hâlâ pişmanım; gecem gündüz olsun diye bekleyip duruyorum.
-
متهم گشتم میان خلق من ** فعل خود بر من نهد هر مرد و زن
- Halk arasında müttehim oldum, herkes, kadın olsun erkek olsun kendi işini bana isnat ediyor.
-
گرگ بیچاره اگر چه گرسنه است ** متهم باشد که او در طنطنه است
- Zavallı kurt, aç bile olsa uyduruyor diye itham edilir.
-
از ضعیفی چون نتاند راه رفت ** خلق گوید تخمه است از لوت زفت
- Zayıflıktan yol yürümeye kudreti olmasa bile çok yemeden imtilâ olmuştur derler” dedi.
-
باز الحاح کردن معاویه ابلیس را
- Muaviye’nin tekrar İblis’e ısrarı
-
گفت غیر راستی نرهاندت ** داد سوی راستی میخواندت 2730
- Muaviye dedi ki: “Seni doğruluktan başka bir şey kurtaramaz. Adalet, seni doğruluğa davet etmekte.