-
چار میخت کردهام هین راست گو ** راست را دانم تو حیلتها مجو
- Seni çarmıha gerdim. Haydi, doğru söyle. Ben doğruyu bilir, anlarım, hileye sapma.
-
من ز هر کس آن طمع دارم که او ** صاحب آن باشد اندر طبع و خو
- Ben herkesten, tabiatında, huyunda ne varsa, neye sahipse onu ararım.
-
من ز سرکه مینجویم شکری ** مر مخنث را نگیرم لشکری 2760
- Sirkeden şeker lezzetini aramam. Karı tabiatlı erkeği asker yerine saymam.
-
همچو گبران من نجویم از بتی ** کاو بود حق یا خود از حق آیتی
- Gâvurlar gibi, bir putun Hak oluşunu yahut Hak’tan bir alâmet, bir nişan buluşunu ummam.
-
من ز سرگین مینجویم بوی مشک ** من در آب جو نجویم خشت خشک
- Fışkıdan misk kokusunu istemem. Irmak içinde kuru kerpiç araştırmam.
-
من ز شیطان این نجویم کاوست غیر ** که مرا بیدار گرداند به خیر
- Ağyar olan Şeytan’dan beni hayır için uyandırmayı ummam.”
-
راست گفتن ابلیس ضمیر خود را به معاویه
- İblis’in, hilesini Muaviye’ye doğru söylemesi
-
گفت بسیار آن بلیس از مکر و غدر ** میر از او نشنید کرد استیز و صبر
- İblis, birçok hileye, düzene kalkıştıysa da Emîr, onun inadını, inkârını dinlemedi.
-
از بن دندان بگفتش بهر آن ** کردمت بیدار میدان ای فلان 2765
- Bunun üzerine sözü ağzının içinde geveleyerek dedi ki: “Ey Muaviye, ben seni şunun için uyandırdım:
-
تا رسی اندر جماعت در نماز ** از پی پیغمبر دولت فراز
- Cemaate yetişesin, devletli Peygamber’in ardında namaz kılasın.
-
گر نماز از وقت رفتی مر ترا ** این جهان تاریک گشتی بیضیا
- Eğer namaz fevt olsaydı, vakit geçseydi bu cihan, sana nursuz, kapkaranlık kesilecekti.