-
ذوق دارد هر کسی در طاعتی ** لاجرم نشکیبد از وی ساعتی
- Herkes, ibadetten bir zevk alır, bu yüzden de bir an bile sabredemez, ibadette bulunur.
-
آن غبین و درد بودی صد نماز ** کو نماز و کو فروغ آن نیاز 2770
- Fakat o dert, o gussa yüzlerce namaza değer. Nerede namaz, nerede o niyazın ışığı?”
-
فضیلت حسرت خوردن آن مخلص بر فوت نماز جماعت
- İhlâs sahibi birisinin cemaati kaçırdığından dolayı tahassür ve iştiyakı
-
آن یکی میرفت در مسجد درون ** مردم از مسجد همیآمد برون
- Birisi mescide girerken baktı ki halk mescitten çıkıyor.
-
گفت پرسان که جماعت را چه بود ** که ز مسجد میبرون آیند زود
- Cemaat dağıldı mı ki herkes acele, acele mescitten çıkıyor?” diye sordu.
-
آن یکی گفتش که پیغمبر نماز ** با جماعت کرد و فارغ شد ز راز
- Birisi, “Peygamber, cemaatle namazını eda etti, duasını bile bitirdi.
-
تو کجا در میروی ای مرد خام ** چون که پیغمبر بداده ست السلام
- Ey ham adam, nereye gidiyorsun? Peygamber, çoktan selâm verdi” dedi.
-
گفت آه و دود از آن اه شد برون ** آه او میداد از دل بوی خون 2775
- Adam bir ah çekti ki ahının dumanı göründü. Bir vah etti ki gönlünden kan kokusu geldi.
-
آن یکی از جمع گفت این آه را ** تو به من ده و آن نماز من ترا
- Cemaatten biri “Sen bu ahı bana ver, ben o namazı sana bağışlayayım” dedi.
-
گفت دادم آه و پذرفتم نماز ** او ستد آن آه را با صد نیاز
- Adam “Verdim, namazı da kabul ettim” dedi. Öbürü o ahı, yüzlerce niyazı aldı.
-
شب به خواب اندر بگفتش هاتفی ** که خریدی آب حیوان و شفا
- Gece rüyasında hâtif ona“ Sen Âbıhayatı, derde dermen olan ameli aldın,