-
گفت اکنون راست گفتی صادقی ** از تو این آید تو این را لایقی
- Muaviye, bunun üzerine “ İşte şimdi doğruyu söyledin, senden bu beklenir, lâyığın budur.
-
عنکبوتی تو مگس داری شکار ** من نیم ای سگ مگس زحمت میار
- Sen örümceksin, ancak sinek tutabilirsin. Hâlbuki ben sinek değilim, zahmet etme a köpek!
-
باز اسپیدم شکارم شه کند ** عنکبوتی کی بگرد ما تند
- Ben akdoğanım, beni padişah avlar. Örümcek, etrafımızda nasıl olur da ağ örebilir?
-
رو مگس میگیر تا تانی هلا ** سوی دوغی زن مگسها را صلا
- Kudretin varken yürü, sinek avla, sinekleri bir ayran tası civarına çağır!
-
ور بخوانی تو به سوی انگبین ** هم دروغ و دوغ باشد آن یقین 2790
- Onları bala çağırsan bile bu çağırış, şüphe yok yalandır, çağırdığın şey de yine ayran!
-
تو مرا بیدار کردی خواب بود ** تو نمودی کشتی آن گرداب بود
- Sen beni uyandırdın ama o uyandırış, uykunun ta kendisiydi. Bana gemi gösterdin ama gösterdiğin gemi, girdaptan ibaretti.
-
تو مرا در خیر ز آن میخواندی ** تا مرا از خیر بهتر راندی
- Sen beni, daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevkettin” dedi.
-
فوت شدن دزد به آواز دادن آن شخص صاحب خانه را که نزدیک آمده بود که دزد را دریابد و بگیرد
- Ev sahibinin, hırsızı yakalamak üzereyken birisinin seslenmesi yüzünden kaçırması
-
این بدان ماند که شخصی دزد دید ** در وثاق اندر پی او میدوید
- Bu, şuna benzer: Bir adam, odasında hırsız görüp kovalamaya başladı.
-
تا دو سه میدان دوید اندر پیش ** تا در افگند آن تعب اندر خویش
- Birkaç kere peşinden dolaştı, iyice terledi.
-
اندر آن حمله که نزدیک آمدش ** تا بدو اندر جهد دریابدش 2795
- Nihayet son saldırışta hırsıza yaklaştı. Bir sıçrasa tutacaktı.