تو جهت گو من برونم از جهات ** در وصال آیات کو یا بینات
Ben hasmımı çeke, çeke yakalamak üzereydim. İşte ayak izi diye sen koyuverttin. Sen cihetten bahsediyorsun, bense cihetlerden çıkmış, kurtulmuşum. Vuslatta delil ve âlamet olur mu?”
صنع بیند مرد محجوب از صفات ** در صفات آن است کاو گم کرد ذات
Sıfatlarla perdelenmiş olan kişi, ancak sıfat görür. Zatı kaybeden kişidir ki sıfatlarda kalır.
واصلان چون غرق ذاتند ای پسر ** کی کنند اندر صفات او نظر
Oğul, Allah’a ulaşanlar, zata gark olmuşlardır. Artık onlar sıfatlara nazar ederler mi?
چون که اندر قعر جو باشد سرت ** کی به رنگ آب افتد منظرت
Başın ırmağın dibinde oldukça renge bakabilir misin?
ور به رنگ آب باز آیی ز قعر ** پس پلاسی بستدی دادی تو شعر2815
Suyun rengine bakmak için dipten çıktın mı? Güzel bir halıyı bırakmış, köhne bir kilimi almış olursun.
طاعت عامه گناه خاصگان ** وصلت عامه حجاب خاص دان
Avamın ibadeti, havasın günahıdır. Avamın vuslatı bil ki havasın hicabıdır.
مر وزیری را کند شه محتسب ** شه عدوی او بود نبود محب
Padişah bir veziri muhtesip yapsa, onun dostu değildir, düşmanıdır.
هم گناهی کرده باشد آن وزیر ** بیسبب نبود تغیر ناگزیر
Mamafih o vezir belki suç işlemiştir. Böyle birden bire muameleyi değiştirmek elbette sebepsiz olamaz.
آن که ز اول محتسب بد خود و را ** بخت و روزی آن بده ست از ابتدا
Çünkü önce muhtesip olan kişiye baht ve devlet nasip olmuş demektir.
لیک آن کاول وزیر شه بده ست ** محتسب کردن سبب فعل بد است2820
Fakat önceden padişaha vezir olanı, sonra muhtesip yapmak kötü bir iş yaptığından olabilir.