-
تو یقین میدان که جرمی کردهای ** جبر را از جهل پیش آوردهای
- Şüphe etmeksizin bil ki bir suç ettin. Bilgisizlikle cebre yapışır.
-
که مرا روزی و قسمت این بده ست ** پس چرا دی بودت آن دولت به دست
- Kısmetim buymuş dersen neden önce o devlet kısmetin olmuştu?
-
قسمت خود خود بریدی تو ز جهل ** قسمت خود را فزاید مرد اهل
- Bilgisizlikle kendi kısmetini kendin teptin. Hâlbuki ehil olan kişi kısmetini artırır.
-
قصهی منافقان و مسجد ضرار ساختن ایشان
- Münafıkların Mescid-i Dırâr yapmaları
-
یک مثال دیگر اندر کژروی ** شاید ار از نقل قرآن بشنوی 2825
- Aykırı gidişe Kuran’dan getireceğimiz başka bir misal de dinlesen yerindedir.
-
این چنین کژ بازیی در جفت و طاق ** با نبی میباختند اهل نفاق
- Münafıklar, buna benzer bir çift- tek oyununu da Peygamberle oynamışlardı.
-
کز برای عز دین احمدی ** مسجدی سازیم و بود آن مرتدی
- “Ahmet dinini yüceltmek için bir mescit yapalım” dediler. Hâlbuki bu mürtetlikten başka bir şey değildi.
-
این چنین کژ بازیی میباختند ** مسجدی جز مسجد او ساختند
- Bu çeşit aykırı bir oyuna girişerek Peygamber’in mescidinden başka bir mescit yaptılar.
-
فرش و سقف و قبهاش آراسته ** لیک تفریق جماعت خواسته
- Döşemesini, tavanını, kubbesini düzdüler. Fakat bununla cemaati ayırmak diliyorlardı.
-
نزد پیغمبر به لابه آمدند ** همچو اشتر پیش او زانو زدند 2830
- Yalvararak Peygamber’in yanına geldiler, deve gibi huzuruna çöktüler.
-
کای رسول حق برای محسنی ** سوی آن مسجد قدم رنجه کنی
- “Ey Allah Peygamberi, lütfedip o mescide kadar bir zahmet etsen;