-
ساعتی آن جایگه تشریف ده ** تزکیهی ما کن ز ما تعریف ده
- Bir an orayı şereflendir, bizi tezkiye et, diğer sahabeye bildir.
-
مسجد و اصحاب مسجد را نواز ** تو مهی ما شب دمی با ما بساز
- Mescide, mescittekilere iltifat et, sen aysın, biz de gece. Bir an olsun bizimle ol da.
-
تا شود شب از جمالت همچو روز ** ای جمالت آفتاب جان فروز
- Gece cemalinle gündüze dönsün, ey cemali, geceleri aydınlatan güneş.!” dediler.
-
ای دریغا کان سخن از دل بدی ** تا مراد آن نفر حاصل شدی
- Ah ne olurdu bu sözleri gönülden söyleselerdi de muratları olsaydı.
-
لطف کاید بیدل و جان در زبان ** همچو سبزهی تون بود ای دوستان 2840
- Gönül istemeden ağza gelen lâtif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer dostlar.
-
هم ز دورش بنگر و اندر گذر ** خوردن و بو را نشاید ای پسر
- Uzaktan bak, geç. Yavrum onlar yemeye kokmaya değmez.
-
سوی لطف بیوفایان هین مرو ** کان پل ویران بود نیکو شنو
- Vefasızlara gitme. Onlar; iyi dinle, yıkık köprüdür.
-
گر قدم را جاهلی بر وی زند ** بشکند پل و آن قدم را بشکند
- Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır.
-
هر کجا لشکر شکسته میشود ** او دو سه سست مخنث میبود
- Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki, üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar.
-
در صف آید با سلاح او مردوار ** دل بر او بنهند کاینک یار غار 2845
- O, erkek gibi silahlanıp savaş safına girer. Diğerleri de, işte tam dost diye ona güvenirler.