-
سنگهاش اندر حدث جای تباه ** میدمید از سنگها دود سیاه
- Mescidin taşları pislik içinde harap olmuştu. Onlardan kara dumanlar tütüyordu.
-
دود در حلقش شد و حلقش بخست ** از نهیب دود تلخ از خواب جست
- Çıkan dumanlar, adamın boğazına girdi, boğazı yandı. O acı dumanın kokusundan uyandı.
-
در زمان در رو فتاد و میگریست ** کای خدا اینها نشان منکری است
- Hemen yüzüstü kapanıp ağlamaya başladı. Allah, bunlar, münkirlik nişanesi.
-
خلم بهتر از چنین حلم ای خدا ** که کند از نور ایمانم جدا
- Kahır ve gazap, beni iman nurundan ayıran böyle bir şefkatten daha iyi” diyordu.
-
گر بکاوی کوشش اهل مجاز ** تو به تو گنده بود همچون پیاز 2900
- Mecaz ehlinin çalışıp çabalamasını araştırsan görürsün ki soğan gibi kat, kattır.
-
هر یکی از یکدیگر بیمغزتر ** صادقان را یک ز دیگر نغزتر
- Fakat her katı, öbüründen daha içsiz, daha boş. Halbuki doğruların her işi öbüründen daha iyi, daha yerindedir.
-
صد کمر آن قوم بسته بر قبا ** بهر هدم مسجد اهل قبا
- Münafıklar, ziyneti libaslarının üstüne. Kubâ Mescidini yıkmak için yüzlerce gayret kemeri kuşanmışlardı.
-
همچو آن اصحاب فیل اندر حبش ** کعبهای کردند حق آتش زدش
- Onlar, Eshab-ı Fil’e benziyorlardı. Habeşistan’da bir Kâbe yapmışlardı da Allah, Kâbelerine ateş vurmuştu.
-
قصد کعبه ساختند از انتقام ** حالشان چون شد فرو خوان از کلام
- Bunun üzerine öç almak için Kâbe’yi yıkmaya niyetlendiler. Halleri nice oldu, Kuran’ı oku, anla!
-
مر سیه رویان دین را خود جهیز ** نیست الا حیلت و مکر و ستیز 2905
- Dinde kara yüzlü olanların hileden düzenden, savaştan başka bir şeyleri yoktur.