English    Türkçe    فارسی   

2
2922-2931

  • از برای مژدگانی صد نشان ** از گزافه هر خسی کرده بیان‏
  • Müjde almak için her bayağı adam, yüzlerce nişan söyler durur.
  • متردد شدن در میان مذهبهای مخالف و بیرون شو و مخلص یافتن‏
  • Birbirine aykırı mezhepler arasında mütereddit bir hale geliş ve onlardan kurtuluş yolu
  • همچنان که هر کسی در معرفت ** می‏کند موصوف غیبی را صفت‏
  • Bu şuna benzer: Herkes marifet hususunda gayp mevsufunu bir sıfatla över.
  • فلسفی از نوع دیگر کرده شرح ** باحثی مر گفت او را کرده جرح‏
  • Filozof onu başka bir çeşitte anlatır. Mübahase eden, onun sözünü cerh eder.
  • و آن دگر در هر دو طعنه می‏زند ** و آن دگر از زرق جانی می‏کند 2925
  • Başka biri her ikisini de kınar. Bir başkası da riya ile can çekişir.
  • هر یک از ره این نشانها ز آن دهند ** تا گمان آید که ایشان ز آن ده‏اند
  • Halk, bunları da o köyün adamı sansın diye her biri, bu yola ait deliller söyler.
  • این حقیقت دان نه حق‏اند این همه ** نی بکلی گمرهانند این رمه‏
  • Hakikatten şunu bil ki bunların hepsi hak değildir. Fakat bu sürünün hepsi de sapık değil.
  • ز انکه بی‏حق باطلی ناید پدید ** قلب را ابله به بوی زر خرید
  • Çünkü hak olmadıkça, bâtıl meydana çıkmaz. Ahmak, kalp altını, altın kokusunu duyar da alır.
  • گر نبودی در جهان نقدی روان ** قلبها را خرج کردن کی توان‏
  • Âlem de sağlam ve geçer akçe olmasaydı kalpı nasıl harcayabilirdin?
  • تا نباشد راست کی باشد دروغ ** آن دروغ از راست می‏گیرد فروغ‏ 2930
  • Doğru olmasaydı yalan olur muydu hiç? O yalan, doğrudan nurlanır.
  • بر امید راست کژ را می‏خرند ** زهر در قندی رود آن گه خورند
  • Doğru ümidiyle eğriyi de alırlar. Zehri şekere dökerler de öyle içerler.