-
پس بگویی راست گفتی ای امین ** این نشانیها بلاغ آمد مبین
- “ Doğru söyledin ey emniyetli kişi, bu nişaneler, tamamıyla deveme ait.
-
فیه آیات ثقات بینات ** این براتی باشد و قدر نجات
- Bu nişaneler, apaçık ve inanılır deliller, bu nişaneler, devemi gördüğüne delâlet etmekte, âdeta Berat ve Kadir, âdeta kurtuluşun ta kendisi”
-
این نشان چون داد گویی پیش رو ** وقت آهنگ است پیش آهنگ شو 2985
- Der, bu nişaneleri vereni “Haydi, önden yürü. Yürüme vakti, sen öne düş de,
-
پی روی تو کنم ای راست گو ** بوی بردی ز اشترم بنما که کو
- Ben senin ardınca geleyim. Doğru sözlü kişi, devemin kokusunu aldın, şimdi de nerede, göster” diye onu öne salarsın.
-
پیش آن کس که نه صاحب اشتری ست ** کاو در این جست شتر بهر مری ست
- Fakat deve sahibi olmayıp bu araştırmada taklide uyan kişinin,
-
زین نشان راست نفزودش یقین ** جز ز عکس ناقه جوی راستین
- Bu doğru nişanelerle yakını artmaz, ancak hakikaten devesi kaybolanın inanışı ona da akseder.
-
بوی برد از جد و گرمیهای او ** که گزافه نیست این هیهای او
- Onun ciddiyetinden, tahassüründen bir koku alır, anlar ki onun bu yelip yortması saçma değil, elbette bir aslı var!
-
اندر این اشتر نبودش حق ولی ** اشتری گم کرده است او هم بلی 2990
- Bu deve arayışı doğru değil ama o da bir deve kaybetmiştir.
-
طمع ناقهی غیر رو پوشش شده ** آنچ ازو گم شد فراموشش شده
- Başkasının devesine tamah edişi onun yüzünü örter de kendi kaybını unutturur.
-
هر کجا او میدود این میدود ** از طمع هم درد صاحب میشود
- Devesi kaybolan nerelerde koşarsa bu da koşar, tamahından dertliye dost ve yoldaş olur.