English    Türkçe    فارسی   

2
2985-2994

  • این نشان چون داد گویی پیش رو ** وقت آهنگ است پیش آهنگ شو 2985
  • Der, bu nişaneleri vereni “Haydi, önden yürü. Yürüme vakti, sen öne düş de,
  • پی روی تو کنم ای راست گو ** بوی بردی ز اشترم بنما که کو
  • Ben senin ardınca geleyim. Doğru sözlü kişi, devemin kokusunu aldın, şimdi de nerede, göster” diye onu öne salarsın.
  • پیش آن کس که نه صاحب اشتری ست ** کاو در این جست شتر بهر مری ست‏
  • Fakat deve sahibi olmayıp bu araştırmada taklide uyan kişinin,
  • زین نشان راست نفزودش یقین ** جز ز عکس ناقه جوی راستین‏
  • Bu doğru nişanelerle yakını artmaz, ancak hakikaten devesi kaybolanın inanışı ona da akseder.
  • بوی برد از جد و گرمیهای او ** که گزافه نیست این هیهای او
  • Onun ciddiyetinden, tahassüründen bir koku alır, anlar ki onun bu yelip yortması saçma değil, elbette bir aslı var!
  • اندر این اشتر نبودش حق ولی ** اشتری گم کرده است او هم بلی‏ 2990
  • Bu deve arayışı doğru değil ama o da bir deve kaybetmiştir.
  • طمع ناقه‏ی غیر رو پوشش شده ** آنچ ازو گم شد فراموشش شده‏
  • Başkasının devesine tamah edişi onun yüzünü örter de kendi kaybını unutturur.
  • هر کجا او می‏دود این می‏دود ** از طمع هم درد صاحب می‏شود
  • Devesi kaybolan nerelerde koşarsa bu da koşar, tamahından dertliye dost ve yoldaş olur.
  • کاذبی یا صادقی چون شد روان ** آن دروغش راستی شد ناگهان‏
  • Yalancı da doğrucuyla yoldaş olunca yalanı, ansızın doğru olur.
  • اندر آن صحرا که آن اشتر شتافت ** اشتر خود نیز آن دیگر بیافت‏
  • Devenin koştuğu o ovada yalancı da kendi devesini buluverir.