English    Türkçe    فارسی   

2
2988-2997

  • زین نشان راست نفزودش یقین ** جز ز عکس ناقه جوی راستین‏
  • Bu doğru nişanelerle yakını artmaz, ancak hakikaten devesi kaybolanın inanışı ona da akseder.
  • بوی برد از جد و گرمیهای او ** که گزافه نیست این هیهای او
  • Onun ciddiyetinden, tahassüründen bir koku alır, anlar ki onun bu yelip yortması saçma değil, elbette bir aslı var!
  • اندر این اشتر نبودش حق ولی ** اشتری گم کرده است او هم بلی‏ 2990
  • Bu deve arayışı doğru değil ama o da bir deve kaybetmiştir.
  • طمع ناقه‏ی غیر رو پوشش شده ** آنچ ازو گم شد فراموشش شده‏
  • Başkasının devesine tamah edişi onun yüzünü örter de kendi kaybını unutturur.
  • هر کجا او می‏دود این می‏دود ** از طمع هم درد صاحب می‏شود
  • Devesi kaybolan nerelerde koşarsa bu da koşar, tamahından dertliye dost ve yoldaş olur.
  • کاذبی یا صادقی چون شد روان ** آن دروغش راستی شد ناگهان‏
  • Yalancı da doğrucuyla yoldaş olunca yalanı, ansızın doğru olur.
  • اندر آن صحرا که آن اشتر شتافت ** اشتر خود نیز آن دیگر بیافت‏
  • Devenin koştuğu o ovada yalancı da kendi devesini buluverir.
  • چون بدیدش یاد آورد آن خویش ** بی‏طمع شد ز اشتر آن یار و خویش‏ 2995
  • Onu görünce devesini hatırlar; dostunun, arkadaşının devesinden tamahını keser.
  • آن مقلد شد محقق چون بدید ** اشتر خود را که آن جا می‏چرید
  • Devesini orada otlar görür de mukallitten muhakkik olur.
  • او طلب کار شتر آن لحظه گشت ** می‏نجستش تا ندید او را به دشت‏
  • Deveyi orada aramadığı halde bulunca o an hakikaten deveye talip kesilir. Bu nişaneler, apaçık ve inanılır deliller.