-
ور نمیدانند بعث و رستخیز ** چون زنندی خویش بر شمشیر تیز
- Onlara düşman olanlar ölümden sonra dirilmeyi ve kıyamet gününü bilselerdi kendilerini keskin kılıcın üstüne nasıl atarlardı.
-
بر تو میخندد مبین او را چنان ** صد قیامت در درون استش نهان 3105
- O pir sana gülümser, fakat sen onu öyle görme; onun için yüzlerce kıyamet var.
-
دوزخ و جنت همه اجزای اوست ** هر چه اندیشی تو او بالای اوست
- Cennet, cehennem... Hepsi onun cüzileri. Ne düşünürsen, O, o düşünceden de üstün.
-
هر چه اندیشی پذیرای فناست ** آن که در اندیشه ناید آن خداست
- Ne düşünüyorsan yokluk kabul eder, fakat düşünceye sığmayan yok mu? İşte Allah odur.
-
بر در این خانه گستاخی ز چیست ** گر همیدانند کاندر خانه کیست
- İçinde kim olduğunu biliyorsa, evin kapısındaki küstahlık neden?
-
ابلهان تعظیم مسجد میکنند ** در جفای اهل دل جد میکنند
- Ahmaklar Mescidi ulular da, gönül ehlinin gönlünü yıkmaya çalışır.
-
آن مجاز است این حقیقت ای خران ** نیست مسجد جز درون سروران 3110
- Hâlbuki o mecazidir be eşekler, bu hakikat. Uluların gönülden başka Mescidi yoktur.
-
مسجدی کان اندرون اولیاست ** سجدهگاه جمله است آن جا خداست
- Herkesin secdegâhı olan velilerin gönül mescitlerinde Allah vardır.
-
تا دل مرد خدا نامد به درد ** هیچ قومی را خدا رسوا نکرد
- Allah erinin gönlü derde düşmedikçe Allah, hiçbir milleti rüsvay etmemiştir.
-
قصد جنگ انبیا میداشتند ** جسم دیدند آدمی پنداشتند
- Peygamberlerle savaşa girişenler, onları cisim görüp kendileri gibi insan sanmışlardır.