-
میبرندت خانهی تنگ و زحیر ** نی در او قالی و نه در وی حصیر
- Öyle bir dar, öyle bir elemli eve götürüyorlar ki orada ne halı var, ne hasır.
-
نی چراغی در شب و نه روز نان ** نی در او بوی طعام و نه نشان
- Ne geceleyin bir ışık var, ne gündüzün bir dilim ekmek, ne yemek kokusu var, ne yiyecekten eser..
-
نی درش معمور و نی در بام راه ** نی یکی همسایه کاو باشد پناه 3120
- Ne mamur bir kapı var, ne damında bir yol, ne de sığınılacak bir komşu!
-
چشم تو که بوسه گاه خلق بود ** چون رود در خانهی کور و کبود
- Halkın öptüğü cismin o elemli yurda nasıl gidecek?
-
خانهی بیزینهار و جای تنگ ** که در او نه روی میماند نه رنگ
- Amansız bir ev, dar bir yer, orada ne bet kalır, ne beniz” demekte.
-
زین نسق اوصاف خانه میشمرد ** وز دو دیده اشک خونین میفشرد
- Bu suretle o evin vasıflarını sayıp gözlerinden kanlı yaşlar saçmaktaydı.
-
گفت جوحی را پدر ای ارجمند ** و الله این را خانهی ما میبرند
- Cuha, babasına dedi ki: “Babacığım, vallahi bu adamı bizim eve götürüyorlar.”
-
گفت جوحی را پدر ابله مشو ** گفت ای بابا نشانیها شنو 3125
- Babası, Cuha’ya “Ahmak olma” dedi. Cuha, Baba, şu nişaneleri dinle.
-
این نشانیها که گفت او یک به یک ** خانهی ما راست بیتردید و شک
- Birer, birer saydığı bu nişanelerin hepsi, şeksiz şüphesiz bizim evin nişaneleri.
-
نی حصیر و نه چراغ و نه طعام ** نه درش معمور و نه صحن و نه بام
- Ne hasır var, ne ışık var, ne yemek. Ne kapısı mamur, ne içi, ne damı!”