-
گفت جوحی را پدر ای ارجمند ** و الله این را خانهی ما میبرند
- Cuha, babasına dedi ki: “Babacığım, vallahi bu adamı bizim eve götürüyorlar.”
-
گفت جوحی را پدر ابله مشو ** گفت ای بابا نشانیها شنو 3125
- Babası, Cuha’ya “Ahmak olma” dedi. Cuha, Baba, şu nişaneleri dinle.
-
این نشانیها که گفت او یک به یک ** خانهی ما راست بیتردید و شک
- Birer, birer saydığı bu nişanelerin hepsi, şeksiz şüphesiz bizim evin nişaneleri.
-
نی حصیر و نه چراغ و نه طعام ** نه درش معمور و نه صحن و نه بام
- Ne hasır var, ne ışık var, ne yemek. Ne kapısı mamur, ne içi, ne damı!”
-
زین نمط دارند بر خود صد نشان ** لیک کی بینند آن را طاغیان
- Halkta da bu suretle kendilerine ait yüzlerce alâmet olduğu halde azgınlar, bu nişaneleri görmezler.
-
خانهی آن دل که ماند بیضیا ** از شعاع آفتاب کبریا
- Kibriya güneşinin şuanından mahrum ve ışıksız olan gönül evi,
-
تنگ و تاریک است چون جان جهود ** بینوا از ذوق سلطان ودود 3130
- Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Allah’ın zevkinden mahrumdur.
-
نی در آن دل تافت نور آفتاب ** نی گشاد عرصه و نه فتح باب
- Ne güneşin o gönüle ışığı parlar, ne o gönlün sahası genişler, ne kapısı açılır.
-
گور خوشتر از چنین دل مر ترا ** آخر از گور دل خود برتر آ
- Sana böyle bir gönülden mezar yeğdir. Gönül mezarından çık artık!
-
زندهای و زنده زاد ای شوخ و شنگ ** دم نمیگیرد ترا زین گور تنگ
- Ey şuh ve neşeli can, dirisin, diri oğlusun. Bu dar gönül mezarında nefesin daralmıyor mu?