English    Türkçe    فارسی   

2
3151-3160

  • جز ذکر نه دین او و ذکر او ** سوی اسفل برد او را فکر او
  • Zekerden başka ne dini vardır, ne zikri; o düşünce, o adamı ta aşağılık yere kadar çekip götürür.
  • گر بر آید بر فلک از وی مترس ** کاو بعشق سفل آموزید درس‏
  • Gökyüzüne bile çıksa korkma ondan. Çünkü o, ancak aşağılık aşkıyla ders öğrenmiştir.
  • او بسوی سفل می‏راند فرس ** گر چه سوی علو جنباند جرس‏
  • Çanı yukarılarda çalınsa, Çan sesi yukarılardan gelse bile atını aşağıya doğru sürüp durur.!
  • از علمهای گدایان ترس چیست ** کان علمها لقمه‏ی نان را رهی است‏
  • Yoksulların âlemlerinden korkulur mu? O âlemler lokma elde etmek için bir yoldur.
  • ترسیدن کودک از آن شخص صاحب جثه و گفتن آن شخص که ای کودک مترس که من نامردم‏
  • Oğlanın iriyarı adamdan korkması, Adamın ”Korkma çocuğum, ben er değilim” demesi
  • کنگ زفتی کودکی را یافت فرد ** زرد شد کودک ز بیم قصد مرد 3155
  • Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı.
  • گفت ایمن باش ای زیبای من ** که تو خواهی بود بر بالای من‏
  • Adam dedi ki “ Güzelim, emin ol, sen benim üstüme bineceksin.
  • من اگر هولم مخنث دان مرا ** همچو اشتر بر نشین می‏ران مرا
  • Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür”
  • صورت مردان و معنی این چنین ** از برون آدم درون دیو لعین‏
  • İnsanların suretleriyle manaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan!
  • آن دهل را مانی ای زفت چو عاد ** که بر او آن شاخ را می‏کوفت باد
  • Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.
  • روبهی اشکار خود را باد داد ** بهر طبلی همچو خیک پر ز باد 3160
  • Tilki, hava ile dolu tulum gibi bir davul yüzünden avını yele verdi.