-
چون ندید اندر دهل او فربهی ** گفت خوکی به ازین خیک تهی
- Davulda bir can olmadığını, içinin hava dolu olduğunu görünce dedi ki: “ Domuz bile şu bomboş tulumdan yeğ!”
-
روبهان ترسند ز آواز دهل ** عاقلش چندان زند که لا تقل
- Davul sesinden tilkiler korkar, fakat akıllı kişi onu öyle döver ki deme gitsin!
-
قصهی تیر اندازی و ترسیدن او از سواری که در بیشه میرفت
- Ormana dalan süvariden korkan okçu
-
یک سواری با سلاح و بس مهیب ** میشد اندر بیشه بر اسبی نجیب
- Bir atlı cins ata binmiş, pür silâh, heybetle bir ormana dalmış, gidiyordu.
-
تیر اندازی به حکم او را بدید ** پس ز خوف او کمان را در کشید
- Usta bir okçu görüp korkarak yayını çekti.
-
تا زند تیری سوارش بانگ زد ** من ضعیفم گر چه زفت استم جسد 3165
- Onu vurmak isterken atlı bağırdı: “Ben cüssece iriyim ama hakikatte zayıf bir adamım.
-
هان و هان منگر تو در زفتی من ** که کمم در وقت جنگ از پیر زن
- Sakın benim iriliğime bakma, savaş zamanı kocakarıdan da aşağıyım.”
-
گفت رو که نیک گفتی ور نه نیش ** بر تو میانداختم از ترس خویش
- Okçu “haydi git, iyi ki söyledin, yoksa korkumdan seni vuracaktım” dedi.
-
بس کسان را کالت پیکار کشت ** بیرجولیت چنان تیغی به مشت
- Nice adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde karşıdakini silâhla tepelenmişlerdir.
-
گر بپوشی تو سلاح رستمان ** رفت جانت چون نباشی مرد آن
- Rüstemlerin silâhını bile kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun.
-
جان سپر کن تیغ بگذار ای پسر ** هر که بیسر بود از این شه برد سر 3170
- Oğul, kılıcı bırak da can siperini ele al. Bu padişahtan ancak başsız olan başını kurtarır.