-
بس کسان را کالت پیکار کشت ** بیرجولیت چنان تیغی به مشت
- Nice adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde karşıdakini silâhla tepelenmişlerdir.
-
گر بپوشی تو سلاح رستمان ** رفت جانت چون نباشی مرد آن
- Rüstemlerin silâhını bile kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun.
-
جان سپر کن تیغ بگذار ای پسر ** هر که بیسر بود از این شه برد سر 3170
- Oğul, kılıcı bırak da can siperini ele al. Bu padişahtan ancak başsız olan başını kurtarır.
-
آن سلاحت حیله و مکر تو است ** هم ز تو زایید و هم جان تو خست
- Senin silâhın; hilen, düzenindir. Hem senden doğar hem canına kast eder.
-
چون نکردی هیچ سودی زین حیل ** ترک حیلت کن که پیش آید دول
- Bu hilelerden mademki bir fayda elde edemedin, hileyi bırak da devletlere kavuşasın.
-
چون که یک لحظه نخوردی بر ز فن ** ترک فن گو میطلب رب المنن
- Mademki hileden bir meyve elde edip yiyemedin, bırak hileyi, Allah’ı ara!
-
چون مبارک نیست بر تو این علوم ** خویشتن گولی کن و بگذر ز شوم
- Bu bilgiler, sana mademki kutlu değil, kendini ahmak yerine koy, şom şeyi terk et!
-
چون ملایک گو که لا علم لنا ** یا الهی غیر ما علمتنا 3175
- Melekler gibi “Allah’ım, bizim bilgimiz, ancak senin bildirdiğin bilgidir, başka bir şey bilmiyoruz” de!
-
قصهی اعرابی و ریگ در جوال کردن و ملامت کردن آن فیلسوف او را
- Bedevinin çuvala kum doldurması ve filozofun onu kınaması
-
یک عرابی بار کرده اشتری ** دو جوال زفت از دانه پری
- Bir bedevi, devesine iki dolu çuval yüklemiş, birisi onu lâfa tuttu.
-
او نشسته بر سر هر دو جوال ** یک حدیث انداز کرد او را سؤال
- Vatanından sorup konuşturdu ve o suallerle bir hayli inciler deldi.