-
چون نکردی هیچ سودی زین حیل ** ترک حیلت کن که پیش آید دول
- Bu hilelerden mademki bir fayda elde edemedin, hileyi bırak da devletlere kavuşasın.
-
چون که یک لحظه نخوردی بر ز فن ** ترک فن گو میطلب رب المنن
- Mademki hileden bir meyve elde edip yiyemedin, bırak hileyi, Allah’ı ara!
-
چون مبارک نیست بر تو این علوم ** خویشتن گولی کن و بگذر ز شوم
- Bu bilgiler, sana mademki kutlu değil, kendini ahmak yerine koy, şom şeyi terk et!
-
چون ملایک گو که لا علم لنا ** یا الهی غیر ما علمتنا 3175
- Melekler gibi “Allah’ım, bizim bilgimiz, ancak senin bildirdiğin bilgidir, başka bir şey bilmiyoruz” de!
-
قصهی اعرابی و ریگ در جوال کردن و ملامت کردن آن فیلسوف او را
- Bedevinin çuvala kum doldurması ve filozofun onu kınaması
-
یک عرابی بار کرده اشتری ** دو جوال زفت از دانه پری
- Bir bedevi, devesine iki dolu çuval yüklemiş, birisi onu lâfa tuttu.
-
او نشسته بر سر هر دو جوال ** یک حدیث انداز کرد او را سؤال
- Vatanından sorup konuşturdu ve o suallerle bir hayli inciler deldi.
-
از وطن پرسید و آوردش به گفت ** و اندر آن پرسش بسی درها بسفت
- EKSIK
-
بعد از آن گفتش که این هر دو جوال ** چیست آگنده بگو مصدوق حال
- Sonra dedi ki: “O iki çuvalda ne dolu? Doğruca söyle!”
-
گفت اندر یک جوالم گندم است ** در دگر ریگی نه قوت مردم است 3180
- Bedevi “ Bir tanesinde buğday var. Öbürü kum, yiyecek bir şey değil! ” dedi.
-
گفت تو چون بار کردی این رمال ** گفت تا تنها نماند آن جوال
- Adam “Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “O çuval boş kalmasın diye”.