-
او نشسته بر سر هر دو جوال ** یک حدیث انداز کرد او را سؤال
- Vatanından sorup konuşturdu ve o suallerle bir hayli inciler deldi.
-
از وطن پرسید و آوردش به گفت ** و اندر آن پرسش بسی درها بسفت
- EKSIK
-
بعد از آن گفتش که این هر دو جوال ** چیست آگنده بگو مصدوق حال
- Sonra dedi ki: “O iki çuvalda ne dolu? Doğruca söyle!”
-
گفت اندر یک جوالم گندم است ** در دگر ریگی نه قوت مردم است 3180
- Bedevi “ Bir tanesinde buğday var. Öbürü kum, yiyecek bir şey değil! ” dedi.
-
گفت تو چون بار کردی این رمال ** گفت تا تنها نماند آن جوال
- Adam “Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “O çuval boş kalmasın diye”.
-
گفت نیم گندم آن تنگ را ** در دگر ریز از پی فرهنگ را
- Adam; “Akıllılık edip buğdayın yarısını bu çuvala, yarısını da öbür çuvala koy.
-
تا سبک گردد جوال و هم شتر ** گفت شاباش ای حکیم اهل و حر
- Bu suretle hem çuvallar hafifler, hem devenin yükü “ dedi. Bedevi bu fikri pek beğenip “ Ey akıllı ve hür hakîm,
-
این چنین فکر دقیق و رای خوب ** تو چنین عریان پیاده در لغوب
- Böyle bir ince fikir, böyle bir güzel rey sahibi olduğun halde neden böyle çırçıplaksın, yaya yürüyor, yoruluyorsun?”
-
رحمتش آمد بر حکیم و عزم کرد ** کش بر اشتر بر نشاند نیک مرد 3185
- Dedi. O iyi kalpli bedevi, hakîme acıdı, onu deveye bindirmek istedi. Tekrar
-
باز گفتش ای حکیم خوش سخن ** شمهای از حال خود هم شرح کن
- “Ey güzel sözlü hakîm, birazcık halinden bahset.