English    Türkçe    فارسی   

2
3180-3189

  • گفت اندر یک جوالم گندم است ** در دگر ریگی نه قوت مردم است‏ 3180
  • Bedevi “ Bir tanesinde buğday var. Öbürü kum, yiyecek bir şey değil! ” dedi.
  • گفت تو چون بار کردی این رمال ** گفت تا تنها نماند آن جوال‏
  • Adam “Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “O çuval boş kalmasın diye”.
  • گفت نیم گندم آن تنگ را ** در دگر ریز از پی فرهنگ را
  • Adam; “Akıllılık edip buğdayın yarısını bu çuvala, yarısını da öbür çuvala koy.
  • تا سبک گردد جوال و هم شتر ** گفت شاباش ای حکیم اهل و حر
  • Bu suretle hem çuvallar hafifler, hem devenin yükü “ dedi. Bedevi bu fikri pek beğenip “ Ey akıllı ve hür hakîm,
  • این چنین فکر دقیق و رای خوب ** تو چنین عریان پیاده در لغوب‏
  • Böyle bir ince fikir, böyle bir güzel rey sahibi olduğun halde neden böyle çırçıplaksın, yaya yürüyor, yoruluyorsun?”
  • رحمتش آمد بر حکیم و عزم کرد ** کش بر اشتر بر نشاند نیک مرد 3185
  • Dedi. O iyi kalpli bedevi, hakîme acıdı, onu deveye bindirmek istedi. Tekrar
  • باز گفتش ای حکیم خوش سخن ** شمه‏ای از حال خود هم شرح کن‏
  • “Ey güzel sözlü hakîm, birazcık halinden bahset.
  • این چنین عقل و کفایت که تراست ** تو وزیری یا شهی بر گوی راست‏
  • Böyle bir akılla, böyle bir kifayetle sen ya vezirsin, ya padişah. Doğru söyle!” dedi.
  • گفت این هر دو نیم از عامه‏ام ** بنگر اندر حال و اندر جامه‏ام‏
  • Hakîm dedi ki: “İkisi de değilim, halktan bir adamım. Halime, elbiseme baksana!”
  • گفت اشتر چند داری چند گاو ** گفت نه این و نه آن ما را مکاو
  • Bedevi “Kaç deven, kaç öküzün var?” diye sordu. Hakîm cevap verdi: “Uzun etme. Ne ona malikim, ne buna!”