-
تا که آن بو جاذب جانت شود ** تا که آن بو نور چشمانت شود
- Bu suretle o koku, canını çeksin de gözlerinin nuru olsun.
-
گفت یوسف ابن یعقوب نبی ** بهر بو ألقوا علی وجه أبی
- Yakup Peygamberin oğlu Yusuf, bu koku hakkında “ Gömleğimi alın, götürüp babamın yüzüne koyun” dedi.
-
بهر این بو گفت احمد در عظات ** دایما قرة عینی فی الصلاة 3235
- Ahmet, bu koku için vaizlerinde daima “ Gözüm namazda ışıklanır” buyurdu.
-
پنج حس با همدگر پیوستهاند ** ز انکه این هر پنج از اصلی رستهاند
- Beş duyguda birbirleriyle birleşmiştir. Çünkü beşi de bir asıldan meydana gelmedir.
-
قوت یک قوت باقی شود ** ما بقی را هر یکی ساقی شود
- Bu beş duygudan biri kuvvetlense öbürleri de kuvvetlenir; birisi her birisine sâki olur.
-
دیدن دیده فزاید عشق را ** عشق در دیده فزاید صدق را
- Gözün görüşü, söz söyleme kabiliyetini artırır. Gözdeki aşk da doğruluğu.
-
صدق بیداری هر حس میشود ** حسها را ذوق مونس میشود
- Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır, bu suretle duygulara zevk, munis olur.
-
آغاز منور شدن عارف به نور غیب بین
- Ârifin gaybı gören nurla nurlanması
-
چون یکی حس در روش بگشاد بند ** ما بقی حسها همه مبدل شوند 3240
- Sülûkta bir duygu, bağını çözdü mü öbür duyguların hepsi birden değişir.
-
چون یکی حس غیر محسوسات دید ** گشت غیبی بر همه حسها پدید
- Bir duygu, zahiri duygularla idrak edilemeyecek şeyleri duydu, gördü mü, gayba ait şeyler bütün duygulara aşikâr olur.
-
چون ز جو جست از گله یک گوسفند ** پس پیاپی جمله ز آن سو بر جهند
- Sürüden bir koyun yürüyüp dereyi atlayınca öbür koyunlar da birer, birer o tarafa atlarlar.