-
میتواند زیست بیچشم و بصر ** فارغ است از چشم او در خاک تر 3285
- Köstebek, gözsüz de pekâlâ yaşayabilir. Ter-ü taze toprakta göze ne ihtiyacı var?
-
جز به دزدی او برون ناید ز خاک ** تا کند خالق از آن دزدیش پاک
- Zaten ancak hırsızlık etmek için topraktan çıkar, başka bir iş için değil, Allah, onu bu hırsızlıktan arıtsa,
-
بعد از آن پر یابد و مرغی شود ** چون ملایک جانب گردون رود
- O da kanatlanır, kuş olur; melekler gibi göklere uçup gider.
-
هر زمان در گلشن شکر خدا ** او بر آرد همچو بلبل صد نوا
- Allah’ın gül bahçesinde her an bülbül gibi yüzlerce nağme çıkarır.
-
کای رهاننده مرا از وصف زشت ** ای کننده دوزخی را تو بهشت
- “Ey beni çirkin sıfatlardan kurtaran, ey cehennemi cennet haline getiren,
-
در یکی پیهی نهی تو روشنی ** استخوانی را دهی سمع ای غنی 3290
- Bir yağ parçasına aydınlık bahşetmekte, bir kemiğe işitme kabiliyeti vermektesin ey gani Allah.
-
چه تعلق آن معانی را به جسم ** چه تعلق فهم اشیا را به اسم
- Fakat o mananın cisimle ne alâkası var? Eşyanın adlarıyla, anlayışın ne münasebeti var?
-
لفظ چون وکرست و معنی طایر است ** جسم جوی و روح آب سایر است
- Söz yuva gibidir, mana kuş gibi. Cisim ırmak gibidir, ruh akıp giden su gibi.
-
او روان است و تو گویی واقف است ** او دوان است و تو گویی عاکف است
- O ırmak akıp gitmektedir, fakat sen ona duruyor dersin, o koşup gelmektedir, sen onu bir yere kımıldamıyor sanırsın.
-
گر نبینی سیر آب از خاکها ** چیست بر وی نو به نو خاشاکها
- Eğer su, yerden yere gitmiyorsa, eğer su akıp durmuyorsa üstündeki yeniden, yeniye görünen çerçöp nedir ki?