-
عیبها از رد پیران عیب شد ** غیبها از رشک ایشان غیب شد
- Ayıplar, pîrler ret ettiğinden ayıp oldu. Kayıplar onların hasedi yüzünden kayıp kesildi.
-
باری از دوری ز خدمت یار باش ** در ندامت چابک و بر کار باش
- Huzurdan uzaksan bari dost ol, çabucak nedamet getir, işe güce koyul,
-
تا از آن راهت نسیمی میرسد ** آب رحمت را چه بندی از حسد
- Da o yoldan sana da bir rüzgâr essin. Rahmet, suyuna neden hasetle mani oluyorsun?
-
گر چه دوری دور میجنبان تو دم ** حیث ما کنتم فولوا وجهکم
- Uzaktaysan bile bulunduğun yerden o tarafa yönel, “Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa dönün!”
-
چون خری در گل فتد از گام تیز ** دمبهدم جنبد برای عزم خیز 3355
- Eşek bile hızlı yürüyeyim derken balçığa saplandı mı oradan kurtulmak için anbean oynar durur.
-
جای را هموار نکند بهر باش ** داند او که نیست آن جای معاش
- Orada kalmak için yerini düzeltmeğe kalkışmaz, bilir ki orası geçim yeri değildir.
-
حس تو از حس خر کمتر بده ست ** که دل تو زین وحلها بر نجست
- Duygun, eşek duygusundan daha aşağı mı ki gönlün bu balçıktan sıçramadı bile.
-
در وحل تاویل رخصت میکنی ** چون نمیخواهی کز آن دل بر کنی
- Balçığın içinde tevile ruhsat vermektesin. Çünkü oradan gönlünü almak istemiyorsun ki.
-
کاین روا باشد مرا من مضطرم ** حق نگیرد عاجزی را از کرم
- “ Bana bu lâyık, ihtiyarım elimde değil. Allah kerimdir. Bir âcizi de suçlu tutacak değil ya” dersin.
-
خود گرفته ستت تو چون کفتار کور ** این گرفتن را نبینی از غرور 3360
- Ey sırtlan gibi kötülüğe giriftar olmuş kişi, sen gafletinden bu muahezeyi görmüyorsun.