English    Türkçe    فارسی   

2
3463-3472

  • که به از من سروری دیگر بود ** تا که او مسجود چون من کس شود
  • “Benden daha ulu başka birisi yok ki. Benim gibi bir kişi, ona secde eder mi?” dedi.
  • سروری زهر است جز آن روح را ** کاو بود تریاق لانی ز ابتدا
  • Ululuk zehirdir. Ancak, ta ezelden panzehire sahip olan ruh müstesna.
  • کوه اگر پر مار شد باکی مدار ** کاو بود در اندرون تریاق‏زار 3465
  • Dağ, yılanla dolu ise içerisinde panzehir yeri bulundukça korkma.
  • سروری چون شد دماغت را ندیم ** هر که بشکستت شود خصم قدیم‏
  • Kafana ululuk yerleşmiş, onun için kim seni kırarsa onu ezelî düşman sayarsın.
  • چون خلاف خوی تو گوید کسی ** کینه‏ها خیزد ترا با او بسی‏
  • Birisi huyuna aykırı söz söylerse ona bir hayli kinlenirsin.
  • که مرا از خوی من بر می‏کند ** خویش را بر من چو سرور می‏کند
  • Beni huyumdan çevirecek, şakirt haline sokacak, kendisine tâbi kılacak dersin.
  • چون نباشد خوی بد سرکش در او ** کی فروزد آن خلاف آتش در او
  • Böyle adamın kötü huyu serkeş olmasa, o huya aykırı şeylere niye ateşlenir, kızar;
  • با مخالف او مدارایی کند ** در دل او خویش را جایی کند 3470
  • Yahut muhalife müdana eder, onun gönlünde bir yer kazanır?
  • ز انکه خوی بد بگشته ست استوار ** مور شهوت شد ز عادت همچو مار
  • Çünkü kötü huyu adamakıllı kuvvetlenmiştir. Karınca gibi olan şehvetti, itiyat yüzünden adeta ejderha kesilmiştir.
  • مار شهوت را بکش در ابتدا ** ور نه اینک گشت مارت اژدها
  • Şehvet yılanını önceden öldür. Yoksa hemencecik ejderhalaşır.