-
تا نشد زر مس نداند من مسم ** تا نشد شه دل نداند مفلسم
- Bakır, altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez.
-
خدمت اکسیر کن مسوار تو ** جور میکش ای دل از دل دار تو 3475
- Bakır gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarın cevrini çek.
-
کیست دل دار اهل دل نیکو بدان ** که چو روز و شب جهانند از جهان
- Dildar kimdir? İyice bil. Dildar ehli dildir. Çünkü ehli dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, âlemde eğleşmemektedir.
-
عیب کم گو بندهی الله را ** متهم کم کن به دزدی شاه را
- Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına.
-
کرامات آن درویش که در کشتی متهمش کردند
- Gemide bir dervişi hırsızlıkla töhmet altına almaları
-
بود درویشی درون کشتیی ** ساخته از رخت مردی پشتیی
- Bir gemide bir derviş vardı. Erliği kendisine arka yastığı yapmış, ona dayanmıştı.
-
یاوه شد همیان زر او خفته بود ** جمله را جستند و او را هم نمود
- Gemide bir kese altın kayboldu. O, uyuyordu. Herkesi aradılar. Birisi onu da gösterip,
-
کاین فقیر خفته را جوییم هم ** کرد بیدارش ز غم صاحب درم 3480
- “Bu uyuyan yoksulu da arayalım” dedi. Para sahibi derdinden onu da uyandırdı.
-
که در این کشتی حرمدان گمشدست ** جمله را جستیم نتوانی تو رست
- “Bu gemide bir kese kayboldu. Herkesi aradık, bu arayıştan sen kurtulamazsın.
-
دلق بیرون کن برهنه شو ز دلق ** تا ز تو فارغ شود اوهام خلق
- Hırkanı çıkar, soyun da senin hakkında kimsenin şüphesi kalmasın” dedi.
-
گفت یا رب مر غلامت را خسان ** متهم کردند فرمان در رسان
- Derviş “Yarabbi, şu aşağılık kişiler, kulunu töhmet altına alıyorlar, fermanını eriştir” dedi.